TRUMP’IN ÇAKTIĞI
NAZİZM SINAVI
*** Timothy
Snyder’in 18 Ağustos 2017’de New York Times’ta çıkan yazısını İlker
Kocael çevirdi.
[Adana Fikir Platformu]
47 yaşındaki
ABD’li tarihçi ve yazar Timothy D. Snyder, Orta ve Doğu Avrupa ile Holokost
tarihi uzmanı. Snyder, Yale Universitesi’nde tarih profesörü.
“Birincisi, ben
Yahudi düşmanı olabilecek son kişiyim. İkincisi, ırkçılık diyorsak, ırkçı
olabilecek son kişi benim.” Başkan, Şubat ayında düzenlediği basın
toplantısında böyle söylüyordu. Bu sözlerden bir miktar rahatsız olmuştum.
Virgina eyaletinin Charlottesville şehrinde benim de memleketim olan Ohio’dan
gelen genç adamların fotoğraflarına bakarken ve aralarından birinin “Heil
Hitler” yazılı bir tişört giyerek vermek istediği mesaj üzerine düşünürken
neden rahatsız olduğumu nihayetinde anladım.
Yıllarımı,
soykırım sonrasında hayatta kalmış Yahudilerin tanıklıkları ve onları
kurtaranların hatıraları üzerine çalışarak geçirdim. Kurtarıcılara bunu neden
yaptıkları sorulduğunda, çoğunlukla yanıt vermekten kaçınıyorlardı. Eğer yanıt
vermeye meylederlerse, söyledikleri basitçe şu oluyordu: “Benim yerimde kim
olsa aynı şeyi yapardı.” Bu kaynakları okuyan tarihçiler bunun anlamını sezmeye
çalışıyorlar. Benim sezgim şu yönde: Yahudileri kurtarmakla şişinen insanlar
genellikle yalan söylüyor; gerçekte Yahudi düşmanı ve ırkçı olmaları daha
muhtemel.
Bu satırları
soykırımın her yoklukta kendini var ettiği Polonya’dan yazıyorum. Şu an, Nobel
ödüllü Polonyalı Czeslaw Milosz’un, fotoğraflarda gördüğüm genç adamların
yaşlarında olduğu dönemlerde yazlarını geçirdiği evdeyim. 1943 Varşovasında
rüzgarın, yanan gettonun küllerini duvarlardan aşırıp atlıkarıncaya binen kızların
eteklerine kadar nasıl savurduğuna şahitlik etmişti. İnsanların “kara
uçurtmalar” gibi havada süzülen külleri yakalamak için nasıl yukarıya
uzandıklarını görmüştü.
Kendimi bir
başka Nobel ödüllü Polonyalı şairi, Wislawa Szymborska’yı düşünürken buldum.
Tasvir ettiği, günlük yaşamı içinde kaybolan ve görünüşte sıradan bir kadındı.
Ancak o an geldiğinde; kadın, kendisinin olmayan çocukları kurtarmak için cayır
cayır yanan binaya alelacele girmekten geri durmamıştı.
“Kendimizi ancak…” diyordu Szymborska, “…sınava tâbi tutulduğumuzda tanırız.”
“Kendimizi ancak…” diyordu Szymborska, “…sınava tâbi tutulduğumuzda tanırız.”
Sınava tâbi
tutulana kadar iyiliğimizle böbürlenmemizin anlamı yoktur; sonrasında ise
gereği. Charlottesville sonrası, Başkan Trump’ın sınavı kolaydı, ancak bu
sınavdan çaktı. Karşısında Nazizm denilen şeytanlığı kınamak için çok açık bir
fırsat belirdi, önce bekledi, sonra kaçamak ifadeler kullandı, sonra
prompter’dan bir şeyler okudu, en sonunda iki tarafı bir tuttu. “Her iki
tarafta da çok iyi insanlar” olduğunu söyledi.
Charlottesville’de
yürüyen Nazi grupları, bir “taraf” olarak değerlendirilemez. Ellerinde
tuttukları meşaleler ile Nazi ritüellerini taklit ediyorlar. “Trump! Hail!” ve
“Zafer! Hail!” diye attıkları sloganlarda, Almanca olarak hatırladığımız
“Hitler! Heil!” ve “Sieg! Heil!” sloganlarını kendilerine uyarlıyorlar.
Charlottesville’de Amerikalı Naziler, bir sinagogun önünden geçerken ““Sieg!
Heil!” diye haykırdılar.
Alternatif sağın
destekçileri “Yahudiler yerimizi almayacak” diye bağırdıklarında, dünya çapında
Yahudilerin efendi ırkı boğduğu ve dolayısıyla yeryüzünden köklerinin kazınması
gerektiği fikrini yeniden canlandırıyor. “Kan ve toprak” diye bağırdıklarında,
ırkların diğer ırkları sonsuza kadar acımasız bir biçimde katledeceği anlamına
gelen Nazi sloganını tekrar ediyorlar.
Bu görüşlerin
işaret ettiği şey bir “taraf” değil; aksine ABD’nin Anayasasıyla ve
yasalarıyla, güçlükle kazanılmış haklar ve sorumluluklarıyla yer alamayacağı
bir dünya görüşü.
Hitler ve onun
yardımcısı kendilerini stratejik olarak başlangıçta bir “taraf”, diğer
“taraf”ın (solun) karşısında sistemin savunucuları olarak sunmuşlardı. Hitler
iktidara –(şimdinin aksine) o dönemde dünyada önemli bir güç olan- komünizmi
kötüleyerek geldi. İktidara geldiğinde Hitler, tüm muhaliflerini diğer “taraf”a
iteledi ve onları ya kamplara gönderdi ya da öldürdü. Almanya Meclisi Reichstag
yandığında, Hitler kullandığı söylemde diğer “taraf”ı şiddetle eşleştirmişti.
Ayrıca diğer tarafın Alman Cumhuriyeti’ni alaşağı etmek için terör yöntemleri
kullandığını –temelsiz olarak- iddia ediyordu.
Reischtag
Yangını tarihin en büyük komplolarından biriydi
Avrupa’da iki
savaş arası dönemde, siyasetin iki “taraf” ile tanımlandığı anlayışın
yükselmesi –insanların kendileri adına düşünebildiği ve sorumlu vatandaşlar
olarak siyasi sınavlara göğüs gerebildiği- geniş siyasi merkezi çökertti. Eğer
herkes bir “taraf”taysa, kimse bir bütün olarak toplum için sorumluluk
alamazdı, bu durumda merkezin ayakta durması da mümkün değildi.
Başkan sınıfta
kaldı, ve bu konuda hiçbir başarısızlık masum değildir. Amerikalı Nazilere üç
hizmeti oldu ve onlar da Başkan’a bu yüzden teşekkür ettiler: İdeolojilerini
normalleştirdi; eylemlerini masumlaştırdı ve bir daha Amerika terörle karşı
karşıya geldiğinde de hasımlarını suçlayacağı umudunu onlara verdi.
“The Daily
Stormer” (ismini Nazi döneminin azılı Yahudi karşıtı gazetelerinin birinden
alan bir web sayfası) Charlottesville olayını Hitler’in gücü elde etmek için
erkenden giriştiği “Birahane Darbesi”ne benzetti. Yazarın kastettiği şuydu:
Virginia’da olanlar, nihai zaferi müjdeleyen erken başarısızlıklardı. Amerikan
Nazileri bir başka Reichstag yangınını düşlüyorlar; başkanın gerçek renklerini
ortaya koyacağı ve muhalefetin ezileceği bir terör anı.
İkinci Dünya
Savaşı öncesinde kalan slogan ve olayları unutmak istesek de Amerikalı Naziler
tarihi kendi istedikleri biçimde hatırlıyorlar, aynı Başkan Trump gibi. Onun
bayıldığı Konfederasyon heykelleri çoğunlukla 20. yüzyılın başlarında dikilmişlerdi,
Hitler ABD’yi Jim Crow Yasaları dolayısıyla çok severken ve Sayın Trump’ın
babası Klan eyleminde bulunurken tutuklandığında, yani henüz Amerika sınavını
geçmemişken. Başkanlığın “Önce Amerika” sloganı alternatif bir Amerika’ya
davet; gerçek olabilecek bir Amerika, Nazilerle savaşmamış bir Amerika, dünyada
yangın varken eve kapanmış bir Amerika, sınavını geçememiş bir Amerika.
Ülkemizin bu Amerika’ya dönüşmesi ihtimali var. Bu ihtimalin gerçeğe dönüşüp dönüşmemesi bizim elimizde. İşte önümüzde bir sınav, böylece biz de kendimizi tanıyacağız.
Ülkemizin bu Amerika’ya dönüşmesi ihtimali var. Bu ihtimalin gerçeğe dönüşüp dönüşmemesi bizim elimizde. İşte önümüzde bir sınav, böylece biz de kendimizi tanıyacağız.
(Tercüme: İlker
Kocael, 20 Ağustos 2017; http://medyascope.tv/2017/08/20/timothy-snyder-trumpin-caktigi-nazizm-sinavi/)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder