24 Kasım 2015 Salı

İSLAM DÜŞMANLIĞI TERÖRÜ KÖRÜKLÜYORMUŞ, Mehmet Arif Demirer

İSLAM, "DÜŞMANLIĞI ve TERÖRÜ" KÖRÜKLÜYORMUŞ!..
Mehmet Arif Demirer
Yeni Asya Gazetesi’nin 17 Kasım günü manşeti idi bu dört sözcük. Yeni Asya, Almanya ve Fransa’da bir Alman ve bir Fransız’ın ülkelerindeki Müslümanların ötekileştirilmesine dayalı olarak yaptıkları açıklamalardan çıkarmış bu sonucu.
Şu anda en büyük Müslüman terör örgütü hangisi? IŞİD (AKP’liler ve yandaş gazeteler istedikleri kadar sulandırarak DAEŞ desinler. IŞİD. Açılımı da ‘Irak Şam İslam Devleti’)
IŞİD’in oluşmasını Almanya veya Fransa’da yaşayan Müslümanlara ve de onların ırkçı Almanlar veya Fransızlar tarafından ötekileştirilmelerine bağlamak, bence, safdillik ya da (Yeni Asya örneğinde) okurları hafife almaktır.
IŞİD, 49 Türk vatandaşını rehin alırken, rehin aldığı insanların Müslüman oldukları umurunda mıydı? Suruç ya da Ankara katliamının Fransa ve Almanya’daki ırkçılarla ne alakası vardı? Paris katliamında IŞİD ırkçıları mı katletti?
Afganistan ve Pakistan’da Müslüman Afganları ve Müslüman Pakistanlıları katleden Taliban da Fransa ve Almanya’daki ırkçıları mı protesto ediyordu, Kandahar’da ya da Pakistan’ın İsviçre’si olarak bilinen Svat Vadisinde? 
IŞİD veya diğer Müslüman terör örgütlerini yorumlarken, “Aslında Müslümanlar terörist değildir” gibi hoşgörülü davranmaya çalışmak, en azından, doğru değildir. PKK’lılar nasıl Müslüman ise, IŞİD de, el Kaide de aynı derecede Müslümandırlar.
Terörist, hangi dinden olursa olsun (EOKA, Rum; ASALA, Ermeni; İRA ise Katolik idi) önce, insanlıktan nasibini alamamış bir yaratıktır. Pusu kurarak, canlı bomba kullanarak, kahpece insan öldürür, genellikle öldürdüğünün dinine filan bakmaksızın.  
Terör örgütü ile o, güçlendikten sonra silahla mücadele etmek yerine, finansal kaynaklarına el koyarak, tedarik ve ikmal kanallarını tıkayarak mücadele edilmelidir.
Bu nedenle AKP’nin IŞİD doyasının bir gün mutlaka açılması gerekmektedir. Musul’daki 49 rehinemiz nasıl kurtarılmıştır? IŞİD ile pazarlıklar mı yapılmıştır? 49 vatandaşımıza karşı IŞİD’e bir şey verilmiş midir? Verilmiş ise ne verilmiştir?
CHP Ardahan Milletvekili, Musul eski Konsolosu Öztürk Yılmaz, SÖZCÜ ile yaptığı söyleşide IŞİD’i, nasıl önce bir bölgeyi ele geçirdiğini, daha sonra o bölgenin tüm kaynaklarına el koyarak güçlendiğini ve kazandığı ek güçle bir sonraki bölgeye yöneldiğini, en sonunda da ele geçirdiği bölgeleri birleştirerek genişlettiğini anlatmış. Önemli alıntılar:
“HER ŞE­YE EL KO­YU­YOR­LAR: 
Bir yer­de top­rak­sal ha­ki­mi­yet sağ­la­yın­ca, ora­nın bü­tün kay­nak­la­rı­na el ko­yu­yor­lar. Ban­ka­da­ki pa­ra­dan yol­da­ki ara­ca, em­la­ğa, kı­sa­ca ak­lı­nı­za ge­len her şey on­la­rın olu­yor. Mil­yon­lar­ca do­lar el­le­ri­ne ge­çi­yor.
“HE­DEF­LE­Rİ TE­RÖR DEV­LE­Tİ: 
Ci­hat­çı grup­la­rın di­ğer­le­rin­den far­kı, bir te­rör dev­le­ti ya­rat­mak is­ti­yor­lar. İşin özü bir dev­let me­ka­niz­ma­sı ku­ru­yor­lar. Ata­ma ya­pı­yor­lar, mah­ke­me ku­ru­yor­lar, ver­gi top­lu­yor­lar, bir dev­let­te ne var­sa ay­nı­sı­nı ya­pı­yor­lar.
“AS­KE­Rİ HA­RE­KAT­LA BİT­MEZ: 
Bu çer­çe­ve­den ola­ya ba­kar­sak IŞİ­D’­i, ra­di­kal di­ğer un­sur­la­rı ör­ne­ğin Mu­su­l’­da, Rak­ka­’da bi­tir­mek­le bu işi bi­ti­re­mez­si­niz. Bun­la­rı Ye­me­n’­de, Af­ga­nis­ta­n’­da, Lib­ya­’da, Pa­kis­ta­n’­da, Ni­jer­ya­’da, Ma­li­’de, So­ma­li­’de ve da­ha çok sa­yı­da ül­ke­de de bi­tir­mek la­zım. Çün­kü, ra­di­ka­lizm ya­yıl­mış kü­re­sel bir teh­dit­tir. O yüz­den böl­ge­sel de­ğil, kü­re­sel bir çözüm lâzım.."                                                                                                                   
Bu çok önemli tespitlerden yola çıkarak bakmalıyız IŞİD olayına… 

9 Kasım 2015 Pazartesi

YÜCE ÖNDERİMİZ İçin Yabancı Yorumlar !!!, Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

YÜCE ÖNDERİMİZ İÇİN YABANCI YORUMLAR !!! 
Cumhuriyet, ahlâki erdeme dayalı bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir. Cumhuriyet erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya, tehdide dayalı olduğu için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aralarındaki fark bundan ibarettir. (14. 10. 1925), Mustafa Kemal ATATÜRK
Değerli arkadaşlar,
Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK hakkında, yabancı yönetici, kurum ve medya kuruluşlarının yaptığı yorum ve değerlendirmeleri Sn. Hanri BENAZUS bir kitapta toplamış. Ayrıca Yüce Önderimizin başka yerlerde olmayan ve kendisinin yıllarca biriktirdiği 4800 adet fotoğraflarından bazılarına da yer vermiş. Kendisini gönülden kutlar, çok teşekkür ederim.
*
Saygıdeğer Atamazın, gerçekten yüzyılımızın en büyük lideri olduğunu belgeleyen bu kitap, çok güzel bir çalışma olmuş. Milliyet yayınlarından temin edebileceğiniz bu kitabı, özellikle Yüce Önderimizi, onun ilke ve devrimlerinin önemini anlamayan ve çarpıtmaya çalışan yabancı hayranı kişilere armağan etmenizi öneririm. Yüce önderimiz hakkında yapılan yorum ve değerlendirmelerden bazılarını aşağıda sizlerle paylaşmak istedim.
*
Değerli arkadaşlar,
Her kim ne yaparsa yapsın, bizlere padişaha kul olma yerine, bağımsız ulus ve özgür vatandaş olma bilinci aşılayan yüce önderimize duyulan, sevgi ve saygı sonsuza kadar yaşayacaktır. Onun ilke ve devrimleri, AB-D emperyalizmine karşı direnen tüm uluslara da örnek olmaya devam edecektir. Çünkü o bizim gözbebeğimiz !!!
Ayrıca Yüce önderimiz, bildiğiniz gibi bir kez daha 20. yüzyılın lideri seçilmiştir. 2008’de ABD’de Brown Üniversitesi öğretim görevlisi Profesör Arnold Ludwig, geliştirdiği bir metodoloji sonucunda, Atatürk’ün 20. yüzyılın en büyük siyasi lideri olduğunu ortaya koydu. 11 kategoriye göre seçilen liderler sıralamasında 31 puanla Atamız birinci olurken, Mao Zedung ve Franklin Roosevelt 30 puanla ikinci olmuşlardır.
Saygıdeğer Atamızı, kaybedişimizin 77 yılında, onu saygı, sevgi ve hürmetle anıyoruz. Işıklar içinde yatsın.
Sevgi ve saygılarımla (9.11.2015). Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
YÜCE ÖNDERİMİZ HAKKINDA BAZI YORUMLAR:
“Sizlere şunu söylemek isterim ki, Mustafa Kemal’e katip olmak isterim. Sebebi de onun her akşam sofrasında bulunup, yüksek fikirlerinden beslenmek dileğinde oluşumdandır. Böylece yeniden üniversite bitirmiş olacağım”. Fransız Başbakanı: Edoward Herriot
*
“Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede, bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamı ile BÜYÜK ADAM niteliğine hak kazanmıştır. Bundan dolayı Türkiye övünebilir”. Yunan Başbakanı: Eleftherios Venizelos
*
“Atatürk, asker devlet adamı olarak çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye’nin dünyanın en ileri memleketleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza o, Türk’lere, bir milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendisine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir”. ABD General Mc Artur
*
“Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. Yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir devrimci olmuştur”.
İsrail Başbakanı: Ben Gurion
*
“Kemal Atatürk yalnız yeni Türkiye’nin sembolü değil, aynı zamanda çağımızın en ilgi çekici şahsiyetlerden biridir. Çalışkan, güçlü ve özgür Avrupa’nın diğer ülkeleri ile işbirliğine sağlam şekilde bağlı olan Türkiye, bugünde onun izinde yürümektedir”. İtalya Başbakanı: Giovanni Leone
“Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, Atatürk’ün ve Türk halkının işidir. Şüphesiz ki Türkiye’de giriştiği derin ve geniş devrimler kadar, bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur”. ABD Başkanı: John F. Kennedy
“Bana, bütün Avrupa’da bir devlet adamı daha gösterin ki, Dünya savaşı sonunda Gazi Kemal ölçüsünde ileriyi gören bir siyasi olgunluk örneği vermiş olsun”. Eski ABD elçisi: General Charles H. Sherrill
“Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine, onun fikrince bütün Avrupa’nın en kıymetli ve en ziyade dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana Avrupa’nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal olduğunu söyledi”. ABD Başkanı: Franklin D. Roosevelt
“Çanakkale savaşında Mustafa Kemal’in bulunduğu bölge yoğun topçu ateşi altında kalmasına rağmen, O’na bir şey olmamıştır. Hatta Mustafa Kemal bizlere nispet olsun diye gözümüzün önünde siperler arasında dolaşmakta ve sigarasını içmektedir. Bu yüzden askerleri O’na bir isim takmışlardır: Efsunlu Mustafa Kemal”. İngiliz İstihbarat Subayı: H.G. Armstrong
“Bir insanın değerinin ölçüsü, kendi alanındaki üstünlüğünü dostuna, düşmanına kabul ettirebilmesidir. İşte Atatürk bu yüceliğe erişmiş dahilerden biridir. Bir ihtilalci olarak modern Türkiye’yi yaratmış, davasında muzaffer olmuş ve yüzyılımızın büyük devlet adamları arasına katılmıştır”. İngiliz Romancı: Somerset Mangham
“Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğe bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk Milletine nasip oldu ve karşımıza çıktı”. İngiltere Başbakanı: D. Loyd George
“Atatürk’ün dünyanın gidişi hakkındaki görüşleri, insanı ürkütecek kadar doğru çıkmıştır”.
Times Gazetesi
“Kemalizm, yüzyıllara sığabilecek işleri on yılda tamamladı”. Fransız Yazar: Gerard Tongas
“Atatürk modern Türkiye’nin kurucusu ve ulusunun reformcusudur. Onun güçlü önderliği sayesinde, ortaçağı yaşayan şarklı Osmanlı İmparatorluğunun zihniyeti yıkıldı ve diğer uluslar safında, uygarlıkça ileri, yapıcı bir seviyeye erişen ve durumunu devam ettirebilen modern gelişmiş laik bir Cumhuriyet kuruldu”. Encylopaedia Britannica
“Kemalizm ne faşizm ve ne de hümanizmdir. Bunların ikisi de ilerlemeyi ve tarihsel evrimi önleyici kuruluşlardır. Burada ise atılım sağlamak, uygarlıkça geri kalmış ülkeyi çağdaşlaştırmak için devrim yapılmaktadır. Bu Türkiye’nin gerçek devrimidir”. Yunan Tarihçi: Thomas A. Vaidis
“Eğer Kemalizm yolunu, Türk Ulusunun yolunu tutarlarsa, Türk Ulusu gibi özgürlük hasreti çeken bütün sömürgeler, yarı sömürgeler bağımsızlıklarına kavuşacaklardır”. Dr. Stephan Ronart
“Gazi Kemal, Padişahı ve Hilafeti ortadan kaldırdıktan sonra, tükenmiş bir imparatorluktan, asıl Türk’lerin yaşadığı toprakları kurtarmış ve ondan Yeni Türkiye Cumhuriyetini meydana getirebilmiştir”. Alman Yazar: Fon Miköş
“Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz diplomatik sezişi ile düşmanlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti üç yılda memleketine yalnız askeri değil, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı”. İtalyan yazar: F. Lerrone Di San Martino
“Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz ona yaklaştıkça, o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza kadar baki kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır”. Arriba Gazetesi: Portekiz
“Kemal Atatürk, büyük bir askerdir, fakat barışseverdir ve bütün komşu devletlerle dostluk dileğindedir. Onun sayesindedir ki, Çin’den Tuna’ya kadar bütün uluslar aynı ülkünün çevresinde kardeşçe birleşmişlerdir. Bu ülkü şudur: Özgürlük ve ulusal egemenliği yabancı istilacılara karşı ne pahasına olursa olsun savunmak ve modern bir devlet kurulmasına çalışmak”. Tchang Yang Ye Lao Gazetesi: Çin

“Lozan’ı o kazandı; son iki yüz yıldır ihtiyar Asya’nın, Avrupa’ya karşı kazandığı ilk zaferdir”. New York Times Gazetesi: ABD

7 Kasım 2015 Cumartesi

TÜRK KİMDİR?.. [Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene] Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

[Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene]
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Türk kimdir?‏
LONDRA; İngiltere – TC Burhan
Morali bozuk bir Türk'ü her gördüğümde , vah zavallı soydaşım O'na niçin birisi Türk Tarihi'ni öğretmemiş diye düşünürüm.
Brighton'dayız diğer Türk öğrenci arkadaşlarımızla, İngiltere'ye Üniversite üstü öğrenim için gelmişiz.
Akılalmaz biçimde kafamız bozuk hepimizin.
Çözelim (!) şu kafayı dedi, içimizden biri.
Okyanus sahiline gidelim , bi kasa soğuk bira götürelim , kumların üzerinde Okyanus'un
hep dalgalı , hep dalgalı , yani bizim gibi kafası bozuk ucu bucağı göryünmeyen ummanına
karşı sövelim , içimizi boşaltalım.
Kimseler de rahatsız olmaz ,  dalga seslerine karışır gider seslerimiz.
Öyle yaptık..
Ertesi gün sakin , dingin , mutlu halimi gören Bolivyalı kız arkadaşım nedenini sordu.
Olayı anlattım.
Senin filim olduğunu biliyordum  , meğer tüm Türkler filimmiş , dedi..
Her soruna bir çözüm bulmama şaşar , "sen hiç bi şeyden şikâyet etmez , pes etmez , korkmaz mısın " derdi.
Cevabım hep tekti ; " Ben Türk'üm ".
O'nun bilmediği , Tarih'e olan inanılmaz düşkünlüğüm , Türk Tarihi'ni özellikle yiyip.
içtiğimdi. Sadece Sakarya Savaşımız'ı bilse , beni tanımadan çoook önce " Filim Türkler"le
tanışmış olacaktı ! !
T.C. Burhan
***
Türk kimdir?
Mevlüt Uluğtekin Yılmaz
Sevgili okuyucum; genç arkadaşlarım ısrarla bana ‘Türk’ü tanımlamamı istiyorlar. Aslında öyle bir tanımlamayı yapmıştım. 20 Mayıs 2011 tarihinde çok okunanwww.haberiniz.com sitesi için sevgili Afşın Selim’in benimle yaptığı röportajda o konuyu anlatmıştım. O röportajda, söyleşi sürerken Sayın Selim bana “Hocam Türk’ün sizdeki karşılığı nedir?” diye, bir soru yöneltti. İşte o soruya verdiğim yanıtı sizlere sunuyorum:   
 “Türk olmak, kendisini Türk hissetmek, dünyanın en büyük mutluluğudur… Hukukî tanımlamayı bir yana bırakırsak, şöyle diyebilirim: Benim için Türk, genel kabul görmüş tüm güzel davranış ve düşünüşlerle gönül sarayını inşa eden kişidir. Hemen belirtmeliyim ki, dünyanın hiçbir dilinde ‘gönül’ sözcüğünün karşılığı bir sözcük yoktur. Gönül, yalnız Türk’ün dilinde vardır. Benim için Türk, ulu Tanrı’nın dünya insanlığına bir armağanıdır. Şu gerçeği açıkça ifade etmek zorundayım: Son dört bin yıldır dünya üstünde kesintisiz olarak adından söz ettiren iki millet var; biri Çinliler, diğeri ise Türkler! Çinlilerin dört bin yıl boyunca kesintisiz kendinden söz ettirmeleri çok kolay olmuştur. Çünkü Çinliler yurt değiştirmeden kendi yurtlarında varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ama Türkler öyle değil. O dört bin yıl içinde Pasifik Okyanusu’na burun veren Kamçatka yarımadasından, Adriyatik’e kadar uzanan bir coğrafya hareketliliği içinde var olabilmek, çok zordur. Dünya insanlık ailesi içinde, bunu yalnız Türkler başarabildi. Bu görkemli durum, bir kuru övünme değil. Türk’ü ötelemeye çalışan kimi ahmak zavallılar için bir kesin gerçeği daha ifade etmeliyim. Yabancı tarihçiler, “Dünya tarihinden Türkleri çıkartınız, tarih ilginçliğini kaybeder” diyor. Tüm bu sözlerimden, bir ‘Avrupa hastalığı’ olan kaba bir ırkçı yaklaşım anlaşılmasın. Öylesi bir ırkçılık Türk’ün dünyasında barınamaz. Ama şu da var ki; Türk’ün aşağılandığı, yok sayıldığı, sıradan bir ‘etnik grup’ olarak sunulmaya çalışıldığı yerde, ‘Türk’ün ne olduğu’ bilmeyenlere en keskin biçimde bildirilir; bildirilmesi de gereklidir. Bence Türk -durağı uçmak olsun- Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun dediği gibi- “Ulu Tanrı’nın soylu gözdesi”dir. Türk’ün ruhunu bir coğrafya parçası ile sınırlandıramazsınız. Türk’ün gönlü önce yurduna, sonra dünyaya açılan bir ulu saraydır. Türk’ün sevgisinden tüm yaratılmışlar pay alır.
Pekiyi… Türk kimdir? Türk; M.Ö. 201 yılında Peteng yaylasında Çin ordusunu kuşatan, sonra da affeden Mete Han’dır. Türk; 12. yüzyılda Türk ordusu karşısında perişan olan Haçlı ordusunun yaralı askerlerine ekmek, su veren; onları tedavi edendir… Türk; 1171 Karamık Beli-Düzbel (Miryokefalon) Savaşında, Malazgirt’ten sonra Bizans’ı ikinci kez yenince, Malatya Süryani Patriği Mihail’e“Efendim, bu savaşı sizin dualarınızla da kazandık” diyebilen, bir 2. Kılıçarslan’dır… Türk; Çanakkale savaşlarında 16 yaşındaki silahsız Anzak askerini öldürmeyen Mehmetçiktir. Türk; Başkomutanlık Meydan Savaşıbitiminde, savaş meydanına serili Yunan ölüleri arasında 17 yaşında çelimsiz Yunan askerini görünce “Ah çocuk sen niye geldin buralara” diye üzülen bir Mustafa Kemal Paşa’dır! Türk, korkusuzluktur! Türk, öfkesine sabır gemi vurandır. Aynı zamanda Türk, yüce değerler için hiç düşünmeden kendini feda edendir. Türk öncelikle ve kesinlikle toplumcudur! Kısacası, Türk olmak zordur. Ve ben dünyamızdaki haksızlıkların, yoksullukların, açlığın, savaşların; ancak Türklerin dünyada çok etkin olmasıyla son bulacağına inanıyorum. Bu sözlerimden dolayı,  bana ‘hayâl âleminde yaşıyor’ diyenler de olabilir. Desinler! Ben sadece insan, insanlık adına, lekesiz, gölgesiz, görkemli bir tarihin bana öğütlediği katı bir gerçeği ifade ettim.” (İliştiri: Gaziantep Üniversite’sinden, Türk dünyasının gözü-kulağı olan değerli akademisyen Sayın Erdal Bay’ın ilettiği “Kosova’daki Türk Okulu için yardım” konusunu gelecek hafta duyuracağım.)
Esen kalın efendim. (05 Kasım 20115 – Yeniçağ Gazetesi)

6 Kasım 2015 Cuma

GÜSEK Mİ? AĞLASAK MI? NAKLEDEN VE UYARLAYAN: UĞUR DÜNDAR

GÜSEK Mİ? AĞLASAK MI?
NAKLEDEN VE UYARLAYAN: 
UĞUR DÜNDAR
Ne ya­lan söy­le­ye­yim, şu gün­ler­de hiç key­fim yok.
Ama ne za­man Ek­şi­söz­lü­k’­te, “Ba­jin­go­“ im­za­sı­nı ta­şı­yan iro­ni şa­he­se­ri ya­zı­yı ha­tır­la­sam, ken­di­mi tu­ta­ma­yıp gü­lü­yo­rum. Ufak kat­kı­lar­da bu­lu­na­rak, üs­lu­bu­ma uyar­la­dı­ğım o ya­zı­yı, bu­yu­run siz de oku­yun:
“…Pa­zar­te­si gü­nü tak­si­ye bin­dim. Ara­cın ar­ka­sın­da­ki Os­man­lı tuğ­ra­sın­dan ve rad­yo­da­ki yan­daş ka­nal­dan anın­da an­la­dım ki, bi­zim şo­för sı­kı bir “u­zun ada­m” sev­da­lı­sı!
Di­kiz ay­na­sın­dan şöy­le bir ti­pi­me bak­tı; ta­kım el­bi­se­li sa­rı­şın bir adam!
Ya­ni “ce­ha­pe zih­ni­ye­ti!..”
Ney­se, yol­cu­luk baş­la­dı.
Mu­hab­bet do­ğal ola­rak he­men se­çim­le­re gel­di.
Ön­ce “Sar­dık mı ba­şı­mı­za­” di­ye dü­şün­düm ama, atik dav­ra­na­rak “Al­la­hı­ma bin şü­kür ki tek­rar tek ba­şı­mı­za ik­ti­dar ol­duk!” de­dim.
Şo­för öy­le­si­ne şa­şır­mış­tı ki, ne­re­dey­se el fre­ni­ni çe­ke­cek san­dım!
Kı­sa bir ses­siz­li­ğin ar­dın­dan ken­di­ni to­par­la­dı ve “A­bi sen de mi Ak Par­ti­’ye ver­din ya?” di­ye sor­du.
Ce­va­bım ke­sin­di:
“Her­hal­de ya­ni! Baş­ka ki­me ve­re­cek­tik ki? Ham­dol­sun bu se­fer is­te­di­ği­mi­zi aldık!”
“Hay ya­şa­sın be­nim abim be!.. Bu ül­ke te­rö­rist­le­re, İs­ra­il, Er­me­ni döl­le­ri­ne kal­ma­dı!” de­di.
“Val­la­hi ben 2002’den be­ri Ak Par­ti­’ye atı­yo­rum oyu­mu. On­lar sa­ye­sin­de çok şü­kür ay­da 100-150 bin li­ra ka­za­nı­yo­rum. Al­lah ‘re­is’­ten ra­zı ol­su­n” de­yin­ce, ha­fif­ten sar­sı­lır gi­bi oldu.
De­vam et­tim:
“Kar­deş, 3 ara­bam, 4 evim var. Ço­cuk­la­rım da yurt­dı­şın­da oku­yor. An­la­ya­ca­ğın key­fi­miz ye­rin­de çok şü­kür!..”
Me­rak­lan­mış­tı:
“A­bim ayıp­tır sor­ma­sı ama sen ne iş ya­pı­yor­sun?” de­yin­ce “Ga­zi­ante­p’­te fab­ri­kam var. Ayak­ka­bı imal edi­yo­rum. Es­ki­den si­gor­ta­lı iş­çi ma­li­ye­ti yü­zün­den ay­da 50 bin li­ra­yı zor ka­za­nı­yor­dum. Son­ra Türk iş­çi­le­ri çı­kar­dım, Su­ri­ye­li­le­ri ça­lış­tır­ma­ya baş­la­dım. Ne si­gor­ta ne baş­ka bir şey! Adam­lar ay­da 300 li­ra­ya ta­lim edi­yor, biz de ka­zan­cı­mı­za ba­kı­yo­ruz!.. “ de­dim.
Su­ra­tı­nın iyi­ce düş­tü­ğü­nü gö­rün­ce ay­nı hız­la de­vam et­tim:
“Al­lah boz­ma­sın, şu Ak Par­ti ba­şı­mız­da ol­du­ğu sü­re­ce, ka­zan­cı­mız hep tı­kı­rın­da gi­der. Al­lah on­lar­dan bin ke­re ra­zı ol­sun!”
Ses se­da çık­ma­yın­ca “Sen ne ka­dar ka­za­nı­yor­sun? Ev, ara­ba ço­cuk fa­lan var mı?” di­ye sor­dum.
- Abi biz ki­ra­da­yız. El­le­rin­den öper 2 ço­cu­ğu­muz var…
“Al­lah ba­ğış­la­sın, yol­la­sa­na on­la­rı yurt­dı­şı­na! Gü­zel­ce okur­lar, İn­gi­liz­ce fa­lan öğ­re­nir­ler!..”
- Abi biz dev­let oku­lun­da zor oku­tu­yo­ruz, yurt­dı­şı­na na­sıl gön­de­re­lim?..
“A­ma öy­le de­me! Ak Par­ti sa­ye­sin­de her tür­lü im­ka­nı­mız var. Şü­kür et­me­si­ni bil­mek la­zı­m”
Ar­tık ses gel­mi­yor­du.
Dur­mak yok, sal­la­ma­ya de­vam di­ye dü­şün­düm:
“Keş­ke 400 mil­let­ve­ki­li al­say­dı Ak Par­ti!.. Ha­nım do­ğum gü­nü he­di­ye­si ola­rak ben­den BMW ara­ba is­ti­yor ama, fab­ri­ka­yı bü­yüt­mem la­zım… Ya­ni da­ha çok pa­ra ka­zan­ma­lı­yım!..”
Uçuk ka­çık her şe­yi söy­lü­yor­dum:
“Bi­zim ço­cuk­lar da her 6 ay­da bir te­le­fon de­ğiş­tir­me­ye alış­tı­lar. 3 bin… 3 bin gi­di­yor. Az pa­ra de­ğil ama, AKP sa­ye­sin­de yol­lu­yo­ruz bir şe­kil­de!..”
Şo­fö­rün su­ra­tı fır­tı­na­lı ha­va­lar­da­ki te­le­viz­yon ek­ran­la­rı gi­bi don­muş­tu!..
Ney­se ine­ce­ğim ye­re gel­dim. Ara­ba­dan uzak­la­şır­ken, ada­mın ba­na öy­le bir ba­kı­şı var­dı ki ha­ya­tım bo­yun­ca unu­ta­mam.
Bir da­ha da AK­P’­ye oy ata­ca­ğı­nı hiç san­mam!”