ÖZGÜRLÜKÇÜ, AMA EŞİTLİKÇİ DEĞİL!..
D. Ali ERCAN
Değerli
arkadaşlar, Küresel ölçekteki sosyal araştırmalar gösteriyor ki, insanlık yavaş
yavaş da olsa, klasik moral değerlerden uzaklaşıyor... Bugün çoğunluk daha
Özgürlükçü, daha İlerici ve daha Barışçı bir Dünyaya doğru
evriliyor; ama iş, paylaşıma gelince (eşyanın doğası !?) serbest piyasa
ekonomisi toplumcu ekonomi anlayışına hala ağır basmaya devam ediyor. Öte
yandan 7,5 milyarlık insanlığın gelir dağılım adaletsizliği uçuk
boyutlarda; Gelir dağılımındaki adaletsizliği belirleyen ölçüt, Küresel
Gini katsayısı 0,6 üzerinde bulunuyor... (Ülkeler ortalaması 0,4
civarındadır.) Daha açık ifade edecek olursak,
İnsanlığın %15 i
toplam gelirin yarısını alırken (bkz. grafik) geri kalan %85 diğer yarıyı
paylaşıyor... Elbette bu durum sürgit devam edemez ve bir yerde kırılış
kaçınılmaz olacaktır.
Sosyal
huzursuzluk hemen bütün Dünyada tavan yapmış durumda! Başta
Venezuela olmak üzere Güney Amerika kaynıyor. Afrika açlıktan, ölümden,
zulümden kaçarak Avrupa'ya sığınmaya çalışıyor. Orta doğu zaten malûm,
ebedi kan ve gözyaşı içerisinde yaşayan halklar Süper güçlerin oyuncağı olmuş
durumda.
Avrupa'nın
"tuzu kuru" Ülkelerini de "Göç akını" nedeniyle yeni sosyal
problemler sarmış, sarmalamış durumda; ne yapacaklarını bilemiyorlar... Süper
güçler ABD, Rusya ve Çin belli etmiyorlar ama, için için kaynıyorlar.
Roket moket fırlatmasına bakmayın, Nirvana yolundaki zavallı Hindistan'ın hali,
Cennet hayaliyle gerçekliğe kıçını dönmüş İslam Dünyasından pek de farklı
değil. Nüfusuna orantılı olarak (Toprak, Su, Enerji ve Maden) bakımından
Dünya ortalamasının gerisinde olan Ülkelerin (ki bunlarda biri de Türkiyedir)
hasta yatağından kalkıp, 22. Yüzyıla girebilmek şansları sıfırdır diyebiliriz;
hele bir de adaletsiz, bilim dışı yönetimleri varsa...
2. Dünya savaşı
sonrası, ekonomik kalkınmalarına yardımcı olabileceklerini düşünerek
kendi Ülkelerinde barınmalarına ve çalışmalarına göz yumdukları Müslüman
toplulukların, Avrupa kültürüne uyum sağlayamayan, başarısız, kompleksli, ezik
yeni nesil gençleri, tepkilerini İslami cihad örgütlerinde
katılarak vahşet eylemleriyle gösteriyorlar. Ve hemen bütün Dünyada İslamofobia
giderek ve de haklı olarak artıyor; yaraya çare değil, ama İslami Cihad
örgütlerini "terör örgütleri" şeklinde kamufle tanımlarla
örtülemekten medet umuyorlar.
Bilim ve
Teknolojinin toplumsal sıkıntıları giderecek, küresel problemleri çözecek
gelişim hızı, Problemlerin çoğalış hızının gerisinde kalıyor. Üstüne üstlük
olumsuz iklim değişiminin "sorun" olmaktan çıkıp
"felaket" olmaya başladığı gerçeğini de göz önüne
alırsak, bu gidişle İnsan nüfusunun 10 milyar sınırını
aşacağı 2050 lerde insanlığın hazin halini düşünmek bile istemiyorum.
Sevgilerimle. æ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder