İNSANİ
DEĞERLER’İN ÜYESİ OLABİLMEK
Mehmet BOZDEMİR
İnsani Değerler Derneği Genel Başkanı
Ve Demokraside Birlik Vakfı Başkanı
İnsani Değerler Derneği’nin üyesi
olabilmek oldukça zor fakat o kadar da onurlu bir iştir. İnsani değerler
Derneği üyesi hem bu değerleri hayatı boyunca yaşar, temsil eder ve hem de bu
değerleri her yerde ve her zaman savunur. Dernek Tüzüğünün Amaç kısmını ifade
eden 2.Maddesinin a bendinde;” a) Başta, katılımcı demokrasi, insanın
temel hak ve özgürlükleri ile evrensel hukuk kuralları olmak üzere; sevgi,
saygı, yardımlaşma, hoşgörü, ahlak, adalet, vefa, şefkat, merhamet, inanç, din,
düşünce, sanat, emek, bilgi, bilim, kültür gibi insani değerlerin yeniden
tespitini yapıp, bunların toplum hayatında etkin bir şekilde yaşanmasını,
kaybedilmemesini ve yüceltilmesini sağlamak,
Yani en
başta çağın değerleri olan demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri ve evrensel
hukuku savunamıyorsanız ve bunlara sahip çıkamıyorsanız insani değerler derneği
üyesi olamazsınız. AK Parti 17 Aralık 2013 e kadar bu değerleri savunduğu için
biz de AK Partiyi destekledik. Yanlış anlaşılmasın, elbette bu değerleri
savunan bütün siyasi partileri destekleriz. Yoksa biz hiçbir zaman bir siyasi
partinin veya grubun arka bahçesi olamayız.
17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından
sonra Türkiye’de özellikle Sayın Başbakan’ın görüş ve tavırlarında çok önemli
değişiklikler oldu. Yargıya müdahale edildi, birçok emniyet mensupları ve
bürokratlar görevlerinden alındı, demokrasi, özgürlükler ve hukuk geriye
götürüldü, AK Partiyi veya Sayın Başbakanı eleştiren herkes hain ilan edildi ve
hakaretlere maruz kaldı.
Bu durum üzerine 1 Ocak 2014
tarihinde İDD Yönetim Kurulu olarak Genel Merkezde yaptığımız bir basın
toplantısı ile “17 Aralık’ta İstanbul’da yapılan operasyonlardan sonraki
gelişmeler süratle çok tehlikeli boyutlara doğru yol almaktadır. …Demokratik
bir hukuk devletinde yargıya müdahale darbelerden daha büyük hasarlar meydana
getirebilir. … ” şeklinde özetleyebileceğimiz görüşlerimizi kamuoyuna
açıkladık.
Daha sonra ben bu çerçevede Genel
Başkan olarak şahsi görüşlerimi ifade eden; 20 Ocak tarih ve “DEMOKRASİMİZ
VE SOSYAL BARIŞ TEHDİT ALTINDA” başlıklı, 10 Mart tarih ve “DEMOKRASİ, HUKUK VE
AHLAK ASKIYA ALINDI VATANSEVER DEMOKRATLAR NEREDE ???”başlıklı, 23 Nisan tarih
ve “30 MART SEÇİMLERİ VE DEMOKRASİ” başlıklı konuyla ilgili üç yazı yazdım ve
sitemizde yayımlandı.
Bu
yazılarım üzerine toplumun büyük bir kesiminden ve birçok üyelerimiz tarafından
tebrik edildim, hatta bazı kişiler de İDD’ye üye oldular. Fakat aklını siyasetle
bozmuş, tam bir AK Parti fanatiği veya AK Parti mensubu olan bazı üyelerimiz
beni tenkit ettiler ve 3-5 kişi İDD üyeliğinden istifa etti. Beni ilk tenkit
eden kişi eskiden cemaatte bulunmuş sonra ayrılmış bir üyemizdi.
Bir grup veya cemaatten ayrılan
kişiler genelde en sert eleştirileri yapanlar oluyor. Eğer gelişmeleri
dikkatlice takip ederseniz, televizyonlara çıkıp en sert eleştirileri,
hakaretleri hatta iftiraları genelde bu kişiler yapıyor. Bunlara şu ayeti bir
kere daha hatırlatmak isterim: “Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle
ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan
kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı
gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz
Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Maide 8)
Bu
arada kamu görevlisi olan ve hükümetin gazabından korkup üyelikten istifa eden
birkaç üyemiz oldu. 17 Aralık operasyonlarından bütün Türkiye’nin etkilendiği
gibi bizim Derneğimiz de etkilenmişti. İstanbul ve Elazığ şubemizin benim
görüşlerimden farklı görüşler ifade eden iki bildirisini de Web sitemizde
yayımladık. Bütün bunları saygıyla karşılıyorum. Fakat İDD üyeliğine
yakışmayacak şekilde dedikodu yapan, benim taraf olduğum iftirasını atan,
saygıdan, sevgiden yoksun bazı üyelerimizin bulunduğunu sosyal medyadan
öğrenmek beni fevkalade üzmüştür. Türkiye’yi saran kamplaşma, kutuplaşma ve
fitne hareketi böylece İDD’ye de bulaşmış oldu.
Yukarıda
bahsettiğim gelişmeler ve yazılarımla ilgili olarak bugüne kadar hiçbir İDD
şube Başkanı benimle herhangi bir görüşme ve konuşma yapmamıştır. Benimle
hiçbir görüşme yapmadıkları halde ben iki şubenin bildirisini web sitemizde
yayımladım. Bazı yönetim kurulu üyelerimizin bu yayımlamaya karşı çıkmalarına
rağmen yayımlanmasını sağladım. Başka görüş bildirenler olsa onları da
yayımlardım.(Kimseye hakaret etmemek şartıyla) Çünkü ben farklılıkların
güzellik olduğuna inanıyorum. İDD’de çok farklı görüş, düşünce ve inanca sahip
çok değerli üyelerimiz vardır.
Sayın Başbakanı eleştirmemize
dayanamayan üyelerimiz bunu dedikodu şeklinde yapacaklarına gelip bize
yanlışlarımızı söylesinler, düşüncelerinin doğru olduğuna inanıyorlarsa beni
ikna etmeye çalışsınlar. Herkese kendi düşüncelerini dayatmasınlar. Siyasetteki
büyüklerini örnek alarak kendileri gibi düşünmeyenleri hain ilan etmesinler.
Benim başından beri söylediklerimi ve yukarıda belirttiğim tarihlerde yazdığım
yazıları, 25 Nisan’da AYM Başkanı Sayın Haşim KILIÇ en güzel şekilde ifade
etmiştir. Her üyemize Sayın KILIÇ’ın konuşmasını dikkatle okumasını tavsiye
ederim.
Ben
gençlik yıllarımda ülkücü oldum, mücadeleci oldum, biraz da risaleyi nur
okudum. Fakat hiçbir zaman cemaatçi olmadım. Bütün cemaatlere ve gruplara her
zaman saygılı oldum, onların çalışmalarını ve başarılarını takdir ettim,
bildiğim yanlışlarını da açıkça kendilerine söyledim. Bu grup ve cemaatler
arasında en başarılı bulduğum ve takdir ettiğim de Fethullah Gülen cemaati
olmuştur. Çünkü ülkemizi bir marka olarak bütün dünyaya onlar tanıttılar ve
eğitimde büyük başarılar sağladılar. Ayrıca onları bütün İslam dünyası, bütün
insanlık takdir ediyor.
17 Aralık’a kadar da Sayın
Başbakan ve AK Partililer de takdir ediyordu. Sayın Başbakanın Cemaate ve Sayın
Fethullah Gülen’e yaptığı hakaretleri ve suçlamaları tasvip etmem mümkün
olmadığı gibi insanları bu derece aşağılamanın hatta bazı yaratıklardan dahi
aşağıya indirmenin bizim kültürümüzde ve inanç sistemimizde yeri olmadığına
inanıyorum. Bu siyaset tarzı bizim üslubumuz ve tarzımız değildir. Hazreti
Ali’nin güzel bir sözü var: ”Başkasına yapılan bir haksızlığı kendinize
yapılmış gibi hissediyorsanız insansınız.” Hacı Bektaşi Veli, düşmanınızın
dahi insan olduğunu unutmayın diye buyuruyor.
Hazreti Yunus:”Bir gönül yıktın
ise kıldığın namaz namaz değil” diye sesleniyor. Hazret Mevlana:”Ya göründüğün
gibi ol, ya da olduğun gibi görün.” diye öğüt veriyor. İşte bizim medeniyetimizin
temel taşları bu anlayışlardır. Siyaseti menfaat için yapmak canavarlıktır.
Siyaset hizmet için yapıldığı zaman bir değer kazanır.
Bugün
Müslümanların önemli sorunlarından biri de dini bir ideoloji gibi
anlamalarıdır. Bütün insanlığa kurtuluşu gösteren İslam’ı bir ideoloji haline
çevirirseniz, sizin gibi inanmayan, sizin gibi düşünmeyen herkesi düşman veya
hain ilan edersiniz. İslam’ın en çok önem verdiği, hak, hukuk ve adalet
kavramlarından koparsınız. Dindar nesil yetiştireceğiz derken dini ve
kutsalları kullanmış olursunuz, ahlaklı nesiller yetiştiremezsiniz. Yüce
Peygamberimizin ısrarla vurguladığı “din ahlaktır, din ahlaktır, din ahlaktır”
vecizesinden kopmuş olursunuz.
Kendilerinin
dindar olduğunu ifade eden üyelerimize şu ayeti de bir kere daha hatırlatmak
isterim. Mensup oldukları Derneğin Genel Başkanının arkasından konuşup
dedikodu(gıybet)yapanlar, insani değerlerin daha alfabesini bile bilmeyenler bu
ayeti bir kere daha okusunlar. ” Ey iman edenler! Zannın birçoğundan
sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve
mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi
biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?
İşte bundan tiksindiniz! Allah’a
karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet
edendir.” (Hucurat 12) Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun belirttiği gibi
insani değerlerle İslami değerler birbiriyle örtüşür.
17
Aralık herkes için bir imtihan olduğu gibi İnsani Değerler Derneği üyeleri için
de bir imtihan olmuştur. Kimlerin haktan, hukuktan, hakikatten, kimlerin güçten
ve güçlüden yana olduğu işte böyle zamanlarda belli olur. Gücün hukukuna
tapanlar bir gün olur mutlaka hukukun gücüyle karşı karşıya gelirler.
Bütün Müslümanların
regaip kandilini kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Ayrıca bütün çalışanların 1 Mayıs Bayramını kutluyorum. 1 Mayıs 2014
Ayrıca bütün çalışanların 1 Mayıs Bayramını kutluyorum. 1 Mayıs 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder