Gazeteci; Eğitimci, Araştırmacı-Yazar NUSRET KEBAPÇI |
SİYASİ VE
İDEOLOJİK MÜCADELE NEDEN YOK?
Nusret
KEBAPÇI
Tamam, 15
Temmuzda FETÖ bir darbe girişiminde bulundu ve sonucunda devletin hemen her
hücresinden temizlenmeye başlandı…
TBMM
hariç…
Ama daha
şimdiden sadece kamuda 100 bin’e yakın insanın görevden alındığı dikkate
alınırsa, bu sayının çok daha yukarılara çıkacağı anlaşılıyor.
Bakın şu
konuda hiç bir itirazım yok.
Eğer
gerçekten suç işlemişse…
Darbeye
bulaşmışsa, mutlaka hesap sorulmalı…
Yargı
önüne çıkarılmalı da…
Şimdiye
kadar yapılan sadece polisiye bir mücadele…
Operasyonun
siyasi ve ideolojik ayağı yok…
Yani hangi
siyasi partilerde…
Dernek…
Vakıf ve
sendikalarda…
Kimlerin…
Nasıl…
Hangi
yöntemlerle örgütlendikleri, insanların nasıl ikna edildiği veya ne gibi şantajlar
yapılarak FETÖ’ nün bu gibi örgütlere ve devlet içine sızdığı açıklanmadığı
gibi…
İşin
ideolojik boyutu…
Yani
tarikat ve cemaatlerin devlet içinde nasıl örgütlenip, otorite kurduklarına
ilişkin de herhangi bir şey yok.
Hem zaten
iktidarın “diğer cemaatlerin kaygı duymaması gerektiğini” açıklaması…
Aynı
zamanda basında bu yönde çıkan haberler, bir tarikatın yerinin başka bir
tarikat tarafından doldurulacağının da ipuçlarını vermektedir.
Bu nedenle
çok açık bir şekilde de ortaya çıkmaktadır ki laik ve çağdaş olmayan, ulus
bilinciyle donanmamış hiç bir örgüt ki buna devlet de dahildir, tarikat ve
cemaatlere karşı ideolojik mücadele veremez.
Diyeceksiniz
ki vermesi gerekli mi?
Tarikat ve
cemaatler devlet içinde olursa ne olur?
Bakın ne
olur biliyor musunuz?
Hani zaman
zaman basında…
“Falan
devlet yetkilisi tarikat şeyhini ziyaret etti…”
“Bir
profesör falan şeyhin elini öptü.”
“General
erden emir aldı…”
“Falan
kurumda hizmetli genel müdüre bile emrediyordu.” türünden haberler çıkıyor
ya…
İşte bu durum,
sadece FETÖ ‘ye ait olmayıp neredeyse tüm tarikat ve cemaatlerde benzer
tutumlar söz konusudur…
Çünkü hiç
bir tarikatta şeyh seçimle falan yönetime gelmez…
Nasıl
seçilir biliyor musunuz? Kendisinden önce o mevkide bulunan şeyhin önermesiyle,
onun ölümünden sonra.
Şimdi
söyleyin; herhangi bir tarikat mensubu, hizmetinin karşılığında öldükten sonra
cenneti vaat eden şeyhinin mi söylediklerini yerine getirir?
Yoksa hiç
bir dini vasfı olmayan yöneticisinin mi?
Bu durum
devlette devamlılığı, liyakati bozucu bir durum ortaya çıkarmaz mı?
Ayrıca bu
tür örgütlenmelerde millet bilinci olmadığından, millet, ülke çıkarları,
bağımsızlık, vatan, emperyalizm gibi kavramlarla tanışmayan tarikat ve cemaat
mensuplarının her zaman için emperyalistlerce kullanılması olasılığı ne olacak…
Demek
istediğim sadece devlet kurumlarında liyakat ve hiyerarşiyi sağlamanın değil…
Bağımsızlığın,
ulusal egemenliğin, hatta sanayileşmenin, çağdaşlaşmanın, ulusal çıkarları
korumanın bile sadece bir tek yolu bulunmaktadır…
Laik bir
ulus devlet…
Değilse
bir cemaati ortadan kaldırmaya çalışırken kendinizi başka bir dış destekli
cemaatin kollarında pekala bulmanız mümkün…
09–09–2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder