YENİ YIL, BAŞKANLIK VE İSRAFLAR
Eğitimci, Şair, Araştırmacı-Yazar
Dünya
yeni bir yıla hazırlanıyor. Ülkemizde bu yıl için hazırlanıyor. Ülkemiz, Suriye
ve içeriden gelen şehitlerimize vatandaş ve ailelerin yüreğini yakmaya devam
ediyor. Ülke sorunlarını çözme konusunda kim doğruyu konuşur, iktidara uyarı
yaparsa ya gözaltında, ya da hapisse atılıyor. Güvenlik güçleri, terör ve
teröristle uğraşmaktan, hâkimler huzurlarına gelenleri dinlemekten ülkenin
etrafını göremiyor. Ülkesini sevenler, ülkeye zarar verir kaygısıyla,
yanlışları sineye çekiyor. Bütün bunları siyasi amacı için istismar eden bu
iktidara millet mahkûm ediliyor. Tarihe bakılırsa, bütün diktatörler barışı
yaşayan topluluklarda değil, olağanüstü olayları yaşayan toplumlardan
çıkmıştır.
Ülkemiz,
bugün olağanüstü günleri yaşıyor. Birileri, birilerinin diktatör olmasının
önünü açmaya çalışanlar vardır. Kim istemez, ülkesinin ileri gitmesini,
ülkesinde iyiliklerin çoğalmasını! İnancımızın temelinde işlerinizi danışarak
yapın emri var. Peki, ülkenin bütün işlerini ve yetkilerini bir adama teslim
etmek akıllı seçilmişlerin işi olabilir mi? AKP hep başlarına gelen kötü şeyi,
dışarıya bağladı. Biz, millet olarak soruyoruz. Bu başkanlığı size dışarı mı
emrediyor?
2017
yılına ülkemiz böyle bir ortamda giriyor. Ama dini konuşma yapanlar, her yerde
ülkenin ve gelen şehitlerin acısını paylaşma konuşması yapması gerekir. Onun
yerine, yılbaşıyla ilgili, hakaretamiz konuşmalar yapıyor. Dinimizde konun
koyucu “ Siz kimsenin inancına sövmeyin ki, onlarda sizin inandığınız
varlıklara sövmesinler” buyuruyor. Peygamberimiz, “ sizler ana babanıza
küfrettirirsiniz deyince, nasıl dediler? Siz başkasınınkine söversiniz, onlar
da sizinkine söver” buyurdu. Hadiste, sizden olmayanların yaptıklarını
yaparsanız, sizde onlardan olursunuz” buyurdu.
Bu
savaş ortamında farklılıkları değil, birleştirici olanları konuşarak öne
çıkarmalıyız. Farklı yaşayanlara, galiz laf etmemeliyiz. Yoksa bir gün önce Rus
konsolosluğu önünde, koyun gibi meleşirsiniz? Galeyana gelen biri
tarafından suçsuz bir adam öldürülür. Sonra Devlet, öldürülen elçinin
devletinden özür dilemek zorunda bırakırsınız. Bu protesto yapanların taşıdığı
flamalarla, ülkeye İran’ın molla rejiminin imajını yaşatırsınız. İnsanlara
soruşturma açacak savcıda bulamazsınız. Ülke için tehlikeli fikirlerini
seslendirmeye devam edenleri çoğaltırsınız.
Yılbaşı
günü meydana gelen israfı, din adına dillendirenler, nedense yılbaşında
oturdukları mükellef sofraları göz önüne getirmezler. Ülkemiz için daha
kapsayıcı ve uzlaşmacı konuşmalar yapmaları beklenir. Bu iktidarla birlikte hem
iftarda hem de yılbaşında israf yapan Müslüman sosyetesi yaratıldı.
Batılı sosyete ile aralarındaki fark birinin başı örtülü sadece.
Yaşantıları ortak. Hatta mekânları da ortak oldu. Ama iktidar hala aziz
Atatürk’ün yaptıklarının aleyhinde propaganda yapan ve yaptıranlara sağır
olmayı sürdürüyor.
Batı
yaşantı ve alışkanlıkları konusunda galiz laflar eden hoca ve hacılar, önce
kendi ailelerine kızlarına gelinlerine, torunlarına o sözleri söylemleri
gerekmez mi? Avrupa, güzellik yarışmalarında Türkiye adına katılan kızımızın
güzel olmadığı halde, Avrupa’nın bu ahlaksızlığı, Türkiye’yi alıştırmak için
Türk kızı seçildiği söylenir durur. Dinleyenler, hacı babanın, hocanın
kızlarının bu yarışmalara katılabilmek için nelerini feda ettikleri unutulur.
Bu sözlerle, beyni yıkan
gençlerin siyasetçiler ve dış güçler tarafından nasıl kullanıldığı, ülke
ve İslam âlemi içinde tehlikeli olduğu bilinmez mi?
Yılbaşı
gün adına konuşan, din adamlarına bakar mısınız?
Tam da bu kafa insanlarıdır.
Bu konuşmalar bu konuşma
ortamında hazırlanıyor. Din uzamanı Dr. Doç. ve Prof. neden bu konuda
konuşturulmaz. Bu kafa sadece, İslam âleminde değil, Batıda da bunu benzer
olaylar yaşanmaktadır. Almanya’da ve diğer Batı ülkelerinde insanlar, evlerinde
canlı canlı yakıldı. Sadece farklı inançları yüzündendir. Diğer taraftan
ibadethane yakıldı. Kutsallara hakaret ediliyor.
Bugün,
orta doğuyu kan gölü yapan ve düşmanların oyuncağı olanlar nasıl yetişiyorlar?
s Gizli mahfillerde, din adına eğitim verildi. Bunlara eğitim verenlerin, ipin
ucunun kimde olduğunu bilmekten gafildi. Sonradan fark etse bile, elinden bir
şey gelmez oldu. Bu nedenle din, gizli yerlerde değil, insanların ve devletin
kontrol altında yapılmalıdır.
İnsanlara Hak hukukta, kul hakkı
ve inanç farklılığı öğretilmeli gözetilmelidir.
Bugün,
Suriye’de düştüğümüz tezatlar buna açık örneklerdir. Orada her türlü yardımı
yaptığınız insanlar, bizi suçladılar. Silahlarını bize çevirdiler. Bu gibilere
yardımcı olurken çok dikkatli olunmalıdır. Demokrasiden asla vaz
geçilmemelidir. Milletten gizli hiçbir şey yapılmamalıdır. Hem Enver Paşanın
yaptıklarını tenkit edeceksen, aynı manadaki hatalı işleri kendimiz
yapmamamlayız. Bu demokrasiyle çelişkisidir. Kazım Karabekir” Anadolu insanının
bir zaafı vardır. Ufak şeylerle kendisini avutur. Büyük işler için kendisini ve
çocuklarını yetiştirmez. Böyle olunca da, ipler başkalarının eline geçer. Küçük
esnaflıkla yetinmek zorunda kalırlar. Bundan kurtulup dünyayı ve ülkeyi
tanıyabilecek, kalitede çocuklarımızı ve kendimizi yetiştirmek, tarihimizi
doğru öğrenmek zorundayız. “der. İşte bugünkü iktidarda olanlar Paşanın tarif
ettiği ailelerin çocuklarıdır.
Doğrudur.
Doğrudur.
ARAYIŞIM SIRLARIM KALDI
YanıtlaSilNeden atamam kafamdan seni,
Uzaktan uzağa atarken beni,
Özlemin düşürdü gönlüme seni,
Yokluğa atamam, sırları çözmem.
Nedir sürükleyen peşinden beni?
Sen gittiğin yere, ben de gelirim,
Hangi âşık mutlu oldu yerinde?
Yokluğa atamam, sırları çözemem.
Böyle devam etmem, yaralar beni,
Kovalarım, gittiğin yerde seni,
Bir boşluktayım ki, hayalden öte,
Yokluğa atamam, sırları çözemem.
Üzüntülerim ne, gündüz gece de?
Hayallerim gamlı, yaşamım acı,
Nedir aramalar, yoklukta seni,
Yokluğa ataman, sırları çözemem.
Bu hayat bitirir, yaşatmaz beni,
Bir âlemdeyim ki, sinem havada,
Kesilmiş, tutundum dal yok elimde,
Yokluğa atamam, sırları çözemem.
Beklettin seneler, bir gün gelmedin,
Ne kendin yokladın, ne ümit verdin,
Sevdim seni dedin, beklettin durdun,
Yokluğa atamam, sırları çözemem.
ARAYIŞIM SIRLARIM KALDI
Neden atamam kafamdan seni,
Uzaktan uzağa atarken beni,
Özlemin düşürdü gönlüme seni,
Yokluğa atamam, sırları çözmem.
Nedir sürükleyen peşinden beni?
Sen gittiğin yere, ben de gelirim,
Hangi âşık mutlu oldu yerinde?
Yokluğa atamam, sırları çözemem.
Böyle devam etmem, yaralar beni,
Kovalarım, gittiğin yerde seni,
Bir boşluktayım ki, hayalden öte,
Yokluğa atamam, sırları çözemem.
Üzüntülerim ne, gündüz gece de?
Hayallerim gamlı, yaşamım acı,
Nedir aramalar, yoklukta seni,
Yokluğa ataman, sırları çözemem.
Bu hayat bitirir, yaşatmaz beni,
Bir âlemdeyim ki, sinem havada,
Kesilmiş, tutundum dal yok elimde,
Yokluğa atamam, sırları çözemem.
Beklettin seneler, bir gün gelmedin,
Ne kendin yokladın, ne ümit verdin,
Sevdim seni dedin, beklettin durdun,
Yokluğa atamam, sırları çözemem.