Bir
yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında milli birlik, iyi geçinme ve
çalışkanlık duygu ve yeteneklerinin olgunluğudur. (04 Şubat 1935) Mustafa
Kemal ATATÜRK
İzmir
Dernekler Müdürlüğü.
Değerli
arkadaşlar,
UNESCO
1995’te 16 Kasım’ı “Uluslararası Hoşgörü Günü” olarak belirlemiştir.
Bu nedenle her yıl 16 Kasım, Hoşgörü günü olarak anılmaktadır. Bu gün bana, 5
yıldır sizlere iletmiş olduğum TARTIŞMA KÜLTÜRÜ ve HOŞGÖRÜ başlıklı
yazımı anımsattı.
Söz
konusu yazımı yeniden göndermek zorunda kalıyorum. Çünkü günümüzde yapılan
tartışma ve propagandalar, yine kırıcı ve üzücü düzeye indi. Güzel ülkemizde de
daha kaliteli ve daha hoşgörülü ve de tüm halkımıza örnek olacak tartışmalar
bekliyoruz.
Yine
bir seçim-referandum sürecine giriyoruz. Umarım bu süreçte, liderlerimiz
ve danışmanları, yıllarca sürebilecek olan ötekileştirme taktikleri ile ulusal
birlikteliğimizin tahrip olma ve yıkılabilme kaygılarımızı bizlere yaşatmazlar.
Ayrıca
tüm il yöneticileri ile güvenlik kuvvetlerimizin, yapılan gösterilere karşı
daha az can yakıcı tepkisel ve daha sakin tutum ve davranışlar için yeniden
uyarılması ve eğitilmesi gerekiyor. Son dönemde yaşanan tüm gösterilerde
gereksizce ve aşırı şekilde kullanılan biber gazı ve tomalarla sıkılan çok
tazyikli sular ile dikkatsizce atılan gaz kapsülü çarpmaları sonucu birçok can
kayıpları oldu. Bu yüzden yaşanan acı olaylardan ders çıkarılması ve yeni can
kayıplarımızın önlenmesi gerekiyor.
Değerli
arkadaşlar,
Yüce
önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ümüzün kurup, bizlere emanet ettiği güzel
ülkemizin ulusal birlik ve beraberliğini korumamız gerektiğini hiçbir zaman
unutmayalım.
Sevgi
ve saygılarımla (16.11.2016) Prof.
Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
TARTIŞMA KÜLTÜRÜ ve HOŞGÖRÜ…!!!
İnsanlığın
kurtuluşunu sağlayacak en büyük erdem, hoşgörüdür.
Dale
CARNEGIE
Zorla
susturma olmamalı.
Değerli
Arkadaşlar,
Tartışma
kültürü, farklı fikirlerinde var olabileceğine inanan ve kabul eden kişilerin
en önemli çağdaş özelliğidir. Güzel ülkemizin ulusal bağımsızlığı ve mutlu
geleceği için tartışma kültürümüzü geliştirmemiz gerekirken, ne yazık ki
giderek azalıyor. En küçük bir tartışmaya bile başlayamıyoruz. Hemen kavga
çıkıyor ve çatışmalar başlıyor, silahlar konuşuyor, yok yere canlarımızı kaybediyoruz.
Tüm
milletimize örnek olması gereken kurumlarımızda bile gereken nezaket ve hoşgörü
kültürümüzü yerleştiremediğimiz için tartışmalarımız üzücü, kırıcı ve nefret
edici olaylarla sonuçlanıyor. Tartışmacılar sonra pişman olup, özür diliyorlar
ancak olan o sırada mağdur kişilere oluyor. Yaşanan acı olaylar, halkımız için
kötü örnek olarak yıllarca unutulmuyor. Neden
bu yüzyılda bile kaliteli bir tartışma yapamıyoruz? Çünkü toplumumuza,
küçük yaşlarda başlayan, sağlıklı bir tartışma kültürünün oluşmasını
sağlayacak, karşı fikirlere saygı duyacak şekilde bir eğitim veremedik. Bu
konuları irdeleyen ve halkımıza örnek olacak şekilde tutum sergileyen yazılı ve
görsel medyamızı oluşturamadık. Çağdaş yazar ve düşünürlerimizin her türlü
baskıya rağmen bizlere sunduğu tartışma ve haber programlarının kaldırılmasına
da engel olamadık. Örneğin; Saygıdeğer
Emre Kongar ve Mehmet Barlasın NTV de yıllardır sunduğu “Yorum farkı” isimli
tartışma programı kaldırıldı. Pazar
günleri Star TV de Ruhat Mengi’nin sunduğu “Her açıdan” tartışma
programı da kaldırıldı,
NTV
de Can Dündar’ın sunduğu kaliteli haber programı yok artık, Star
TV satıldı. Yılmaz Özdil’in katkılarıyla hazırlanıp, Uğur Dündar tarafından
sunulan ve her yıl birçok ödül alan haber programı da yok artık. Bu
programlar, yaşadığımız olaylar ve ulusal sorunlarımızın çözümleri için uyarı
ve öneri paketleri içermekteydi. Gerçektende yöneticilerimiz ve
danışmanları tarafından ders alınacak, görevleri sırasında daha az hata
yapmalarını sağlayacak bu programların devamı herkesin yararına olacaktı. Ne
yazık ki kaldırıldılar.
Esasen
bazı TV’lerde tartışma programları var ve devam ediyor. Ancak bunların pek
çoğunda yöneticilerimize yaranmak ve destek vermek uğruna tartışmalara yer
veriliyor. Yeni öneri ve uyarı üretmek yerine, yapılanları sadece savunma
ve onaylama peşindeler. Ne hikmetse birçok tartışma programlarına davet edilen
kişiler de hep aynı ve izlemekten bıktık artık.
Değerli
arkadaşlar,
Karşılıklı
nezaket kuralları içinde yapılacak tartışmalar; taraflara, arzu edilen çözüm
önerilerini getirir. Ve hem kendileri kazanır hem de toplumumuz kazanır. Yani
eleştiriye izin vermek ve hoşgörü göstermek, yanlış yapılmasını önler. Sonuç
olarak; kavga etmeden tartışmak, hakaret etmeden eleştirmek, yapıcı
eleştiri üretmek bizleri daha çağdaş ve medeni toplum yapacaktır. Umarım
tüm yöneticilerimiz ve danışmanları da kendilerine yapılan eleştirilere karşı
hoşgörü gösterip, onlardan yararlanırlar.
Sevgi
ve Saygılarımla,
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder