30 Haziran 2016 Perşembe

ŞEHR-İ MÜBAREK RAMAZAN; KADR SURESİ VE KADİR GECESİ - İsmail Hakkı AMASYALI, 19. Dönem Kocaeli Milletvekili

KADİR SURESİ
İsmail Hakkı AMASYALI
İsmail Hakkı AMASYALI
19 Dönem Kocaeli Milletvekili
19. Dönem Kocaeli Milletvekili
Kur’an da 97. Sure olarak 5 ayetten nazil olmuştur, “Şüphesiz biz Kur’an-ı Levh-i mahfuzdan yeryüzüne KADİR GECESİ indirdik. Kadir Gecesinin ne demek olduğunu bilir misiniz? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı ve değerlidir. O gecede milyonlarca melek ve başlarında Hz. Cebrail olduğu halde Rab’lerinin izniyle her türlü iş için semadan yere inerler. O gece tan yerinin ağarmasına kadar selamettir”. Kur’an-ı Kerimde 600. sayfada 97. Sure olarak gönderilmiş KADİR SURESİNİN mealini verdikten sonra bu sure ile alakalı Hz. Peygamberin ve müçtehitlerin mutabık kaldıkları tefsir ve yorumlarına yer vererek Kadir gecesinin ehemmiyetine dikkat çekmek istiyorum.
“ŞÜPHESİZ BİZ KUR’AN-I KADİR GECESİNDE (Levhi mahfuzdan yeryüzüne) İNDİRDİK”. 
Kısa ve öz Kur’an dört bölümden ibarettir. Birincisi (itikat) İMAN konularından bahseder, ikincisi İslam’ın şartlarından olan İBADET bölümü, üçüncüsü insanların birbirine karşı olan beşeri münasebetleri anlatan MUAMELAT kısmıdır. Dördüncüsü UKUBAT bölümüdür, hukuka tecavüz edenleri cezalandırmaktan bahseder. Kur ’anın hukuk kısmı olan UKUBAT bölümüne Fetva makamı (Müftü, Hoca) giremez.
Kur’an İMAN, İBADET, MUAMELET bölümleri ile ilgili Fetva verme yetkisini MÜFTÜ VE HOCALARA vermiş. UKUBAT (Hukuk, Fıkıh) kısmını ise Hakim ve Savcıların sorumluluğuna tevdi edilmiştir. Bir önceki yazımda da ifade etmiştim. Ehli Sünnet Vel Cemaat İmamı Ebu Hanife Hazretleri Kur‘anın hukuk kısmını üstlenemediği, kadılık makamını ret ettiği için cezalandırılmış ve cezaevinde irtihal etmiştir. Kadir Gecesi’nde Kur ‘anın hadimi olan Hakim ve Savcıların mesuliyeti, müdrik olmadan verdikleri KANUNSUZ, USULSÜZ kararları BİAD denizine batmış olan, Kur’an ve sünnetin tahripçileri, dinin yağmacısı müftü ve hocaların nasıl bir muamele ile karşılaşacaklarını yazımın son bölümünde anlatacağım. Kadir Suresinin 2. Ayetinde “Kadir Gecesinin ne demek olduğunu bilir misiniz?” devamı 3. Ayetinde, “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı ve daha değerlidir” deniyor. İsa Aleyhiselam ömrünü oruçla geçirmiş, tek bir iftarla ertesi güne niyet ederek sahur yemeği yemeden oruç tutmuş bir Peygamber.
Bir gün cuşa gelmiş, Allah’a (CC)’a sormuş “Rabbim yeryüzünde benden daha muteber bir kulun var mı, ahir zamanda zuhur edecek mi?” Allah (CC) cevap verir “Var ya İsa ahir zaman Nebisi Muhammed (SA) teşrif ettiğinde onun ümmetine farz kıldığım bir ay oruç içerisinde öyle bir gece tayin edeceğim ki o gün tutulan oruç SENİN BİR ÖMÜR TUTTUĞUN oruçtan daha hayırlı olacaktır” buyurduğunda İsa Aleyhiselam “Allah’ım ömrümün bir bölümünü ref et, sonra beni yeniden dünyaya gönder ki Hz. Muhammed (SA) ümmeti arasında bulunayım, o mübarek Kadir Gecesinden bende istifade edeyim” dediğinde Allah (CC) Hazreti İsa’nın (AS) bu duasını kabul eder. Rivayet edilir ki ahiret zamanında önce İsa (AS) 40 gün yeryüzüne gelecek, Muhammed (SA) ümmeti arasında bir Kadir gecesini ihya edecektir. Kadir Suresi 4. Ayette, “O gecede milyonlarca melekler ve başlarında Hz. Cebrail olduğu halde rablerinin izni ile her türlü iş için (semadan yere) inerler” denirken bu surenin Bakara Suresi 30. ayeti ile doğrudan alakası vardır, bakın Allah (CC) ne diyor “Ey Habibim Ahmet Resulüm Ya Muhammed hani bir vakitler rabbin meleklere:
BEN YERYÜZÜNDE BİR HALİFE (insan) YARATACAĞIM” buyurmuştur. Melekler “ORADA FESAT ÇIKARACAK KAN DÖKECEK BİRİSİNİ Mİ YARATACAKSIN SENİN NEYE İHTİYACIN VAR?” dediklerinde Allah (CC) “BEN SİZİN BİLEMEYECEKLERİNİZİ BİLİRİM” buyurmuştur. 
Allah’ın halife olarak vasıflandırdığı insanların Kadir Gecesindeki halini görmek müşahade etmek üzere milyonlarca melek ve ruhlar yeryüzüne inmek için Allah’tan ruhsat isterler. Yeryüzü bugün olduğu gibi dünde aynı idi. Hz. Peygamberden sonra fetva makamında olan müftü ve hocaların bilgileri yüzeysel olup İslam’ı bozuk düşüncelere karşı savunacak güçte değildirler. Yetkilerini kendilerine makam, şöhret ve servet toplamak için kullandıklarından karşı çıkanları FASIK, KAFİR olarak itham ettiler. Hakim ve Savcılar, Kur’anın UKUBAT bölümünü dikkate almayarak HUKUKA TECAVÜZ EDENLERİ cezalandırmak yerine rüşvet, irtikap peşinde koşarak beraat ettirdiklerinden mümin ile münafık, hırsız ile dürüst KADİR GECESİNDE bir arada bulundular. Bu hal Gayretullah’a dokundu. Allah yeryüzüne inen milyonlara, melek ve ruhlara münafıkları insan suretinde değil çeşitli mahluklar olarak izletti ve gösterdi. Kadir Gecesi Huzuru İlahiye’ye çıkan melekler Bakara Suresi 30. ayeti hatırlayarak Allah’a, “Rabbimiz ne muhteşem bir gece idi. Halife olarak gönderdiklerini sana ibadet halinde gördük. Biz size insan yaratma onlar sana isyan eder kan dökerler demiştik, Siz Ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim buyurmuştunuz. Sarayları, muhteşem malikaneleri kuran insanlar oralara hayvanatı, çeşitli mahlukları yerleştirmiş kendileri bodrum katlarında ibadet halindeler”. İmam-ı Rabbani ismi ile meşhur Ahmet Farukı Serhendi, miladi 1563 yılında Hindistan’da yaşamıştır.
Din alimleri fıkıh (Hukuk), kelam ve tefsir sahasındaki bilgileri nedeni ile ikinci bin yılın yenileyicisi unvanını vermişlerdir. Dini, Hukuku kendi keyfine göre anlayan ve uygulayan, 50 yıl Hindistan’ı yöneten EKBER ŞAH’a yazdığı cesur uyarı mektupları ile ünlü kitabı MEKTUBATI’nda bakın ne diyor “Bir Kadir Gecesi idi, derin bir düşünceye daldım. müftü ve hocalar, hakim ve kadılar bidat denizine batmışlar. Yanlış işlerin failleri bidatın vaz edicileri Kur’anın, Sünnetin fıkıh (hukuk) tahripçileri olmuşlar. Hiç kimsenin saray ulemasına karşı konuşmaya cesareti kalmamış. Alimlerin çoğu saraya biadda yöneltmekte Allah’sızların, kanunsuzlukların doğru olduğunu ispatlamaya çalışmaktadırlar. Bugün Mübarek Kadir Gecesi, ADALET TİYATROSUNUN oyunlarına biraz ara verdim ancak yazmaya devam edeceğim.
KADİR GECENİZİ VE BAYRAMINIZI TEBRİK EDERİM.
İSMAİL AMASYALI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder