12 Ocak 2016 Salı

AKEVLER Kürsüsü: BİR İBRET, BİR HİKMET VE DERS Gönderen: İbrahim DİLEK, Yazan: Süleyman KARAGÜLLE "Ekrem Pakdemirli & Yeni Anayasa"

AK EVLER KÜRSÜSÜ: 
BİR İBRET, BİR HİKMET VE BİR DERS
Gönderen: İbrahim DİLEK, Yazan: Süleyman KARAGÜLLE
EKREM PAKDEMİRLİ
İstiklâl Savaşımızı Sermaye desteklemiştir. Sermaye, dinsizleştirmek ve ileride tetikçi olarak kullanmak üzere Türkiye’yi bağımsız ülke hâline getirdi ve Türkiye’deki Hıristiyanları mübadele yoluyla ayırdı. CHP zamanında dinsizleşmeyi tamamladığını zannetti ve iktidarı Demokrat Parti’ye devretti. Demokrat Parti Türkiye’yi tarım döneminden sanayi dönemine çıkardığı için onu kapattırdı ve Başbakan Adnan Menderes’i de astırdı. Yerine aşağı derecede Mason olan Süleyman Demirel’i iktidar etti.
Demirel çeşitli siyasi manevralarla bugünkü Türkiye’nin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Kendisi iyi siyasetçi değildi ama iyi mühendis idi, insan seçmede mahirdi. Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’la daha üniversite yıllarında beraberliği vardı. Üçü Demirağ’ın Kalkınma Partisi’nde yönetici olmuşlardı. Demirel Özal’ı Devlet Planlama Teşkilatı’nı (DPT) kurmakla görevlendirdi.
Demirel ve Özal yerli sermaye ile anlaştı. Devlet Planlama Teşkilatı’na Müslüman bürokratlar alınacaktı. Böylece hamallık Müslümanlara yaptırılacak, devlet ise Sermaye’nin kadrosu ile yönetilecekti. Yetkileri olmayacağı için Müslümanlar zararsız olacaklardı. Böylece Devlet Planlama Teşkilatı inanmış kadro ile oluştu. Sonra yetkileri genişletilerek yönetimde etkili olmaya başladılar. Demirel hükümetlerinin yaptıkları hep Özal’ın yaptıkları idi. Yükü Özal çekiyor, adı/şanı Demirel’in oluyordu. Sonraları kendisi parti (ANAP) kurdu ve bu sefer Demirel devre dışı bırakıldı.
Özal iyi mühendisti ama iyi teknisyen değildi. Demirel ona dayandığı gibi o da Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli’yedayanıyordu, Özal’ın iktidarı Pakdemirli ile yürüyordu. Ekrem Pakdemirli Akevler’in ortağı idi, Sanayi Şubesi’nin başkanlığını yapmıştır. Hayrettin Karaman ve Ahmet Tahir Satoğlu ile birlikte Adil Düzen çalışmalarına katılmıştır. Akevler’in ilim adamlarının yetişmesinde çok büyük katkılar yapmıştır.
Akevler’in Özal iktidarı ile iletişimini Pakdemirli yürütmüştür. Pakdemirli Erbakan’ın en çok takdir ettiği kimse idi. Erbakan onu ESAM’ın başına getirmek istedi, o S. Demirel ile çalışmayı tercih etti. Özal en büyük hata olarak kendisinin yerine onu değil de başkasını bıraktı. Özal’ın bu hatayı neden işlediğini ve bunu nasıl yaptığını anlamak zordur.
Ekrem Pakdemirli başbakan olmayı bekliyordu. Biz de ondan başkasını düşünemiyorduk. Özal, bu hatasının diyetini çok ağır ödemiştir. Pakdemirli’nin de hatası vardı, Akevler ile eskisi kadar ilgilenmiyordu.
Pakdemirli her şeyden önce çok bilgili ve becerikli bir alimdi. Çok çalışkandı. Herkesle iyi geçinir, kimse ile zıt düşmezdi. Samimi bir dindardı. Eşi örtülüydü ve beş vakit namazlarını ailece kılarlardı. İçki değil, sigara içtiğini bile sanmıyorum.
Türkiye’nin 1900’larda başlayan dinsizleşme politikasına karşı direnen bir kadro gelmişti. Uzun uğraşlardan sonra bugünkü duruma gelmiş bulunuyoruz. Erbakan’dan önce bu uğraşı Demirel ve Özal vermiştir. Demirel mason olarak İslâmiyet’e hizmet etmek istemiş, zikzaklı politikaları ile katkıda bulunmuş, Özal ve Erbakan’ın gelmesine sebep olmuştur. Özal ise masonlarla çok iyi geçinmiş ve mason olmamış, İslâmiyet’e hizmet etmiştir. Erbakan ise masonlara karşı alenen cephe almıştır.
Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli gerek üniversitede gerekse hükümette etkili çalışmalar yapmış, sessiz sedasız bugünkü Türkiye’nin oluşmasına etki etmiştir.
Bunların hayatlarını okumakta onların bir faydası yoktur. Okuyanlar örnek alırlar ve hayatlarını sürdürürler. Demirel ve Özal İslâmî hayattan taviz vererek iktidara geldiler.
Pakdemirli İslâmî hayattan bir taviz vermediği halde onlardan fazla hizmet etmiştir. Allah onun bu hizmetlerini görmüştür ve mükâfatını verecektir.
Bu dünyada şöhret kazanmanın ve herkesin hayırla anmasını sağlamanın öbür dünyada hiçbir yararı yoktur. Gerçekten hayır yapmak ve Allah’ın indinde takdir edilmek; asıl kazanç işte budur. Bizim nesil büyük bir cihad yapmış, çağımızın Firavunu olan Sermaye ile Hazreti Musa gibi cihad etmiştir. Kimi onlara sert söylemiş, kimi ise onlara teslim olmuş, kimi de Ekrem Pakdemirli gibi kavl-i leyyin (yumuşak söz) ile tebliğ yapmıştır. Adil Düzen Çalışanlarını işte bu örnek hayata davet ederim. Rahmet ve sabırlar duasıyla…
Süleyman KARAGÜLLE
***
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-846
ADİL DÜZEN DERSLERİ -676, TARİH: 09 Ocak 2016
YENİ ANAYASA
Anayasa’mıza göre yasama görevi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Hükümetler yasaları teklif edebilirleri ama anayasayı teklif edemezler. Anayasa ancak Meclis içinde yeter sayıda milletvekili te’yid eder. Hükümetin görevi yasaları uygulamaktır. Anayasayı uygulama görevi sadece Hükümete verilmemelidir. Türkiye’nin Hükümetten bağımsız kurumları vardır; Yargı, Ordu, partiler, sendikalar, odalar… gibi. Bunlar arasındaki uyumu sağlamak da Devlet Başkanına aittir. Türkiye de bir tuhaflık vardır. Hükümet Meclis’in yapacağı işleri yapmakta, Devlet Başkanı da Hükümetin yapacağı işleri yapmak istemektedir.
Anayasayı kabul etme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Ancak yasa yapmak son derece zordur, derin ilim ister. Hukukçuların işi yasaları uygulamadır, yasa yapma değildir. Yasaları âlimler yaparlar, meclisler de kabul ederler. Cumhurbaşkanı onaylar. Halka gidebilir.
Ben size bu makalemde Anayasanın yapılma şeklini anlatmaya çalışacağım.
Devlet Başkanı, Cemal Gürsel ve Kenan Evren’in yaptığı gibi bir ilim heyeti kurulu. Sivil Cumhurbaşkanı bu ilim adamlarını kendisi atamaz, partilere aldıkları oy nispetinde dağıtır, onlara seçtirir. Bunların sayısı 20 civarında olur, % 5 oy için bir ilim adamı atanır. Bunlar çalışırlar ve bir Anayasa hazırlarlar.
İLİM ADAMLARI NASIL ÇALIŞIRLAR?
Önce halkın temsilcisi olan din adamlarından halkın ihtiyaçlarını tesbit ettirirler. Neye ihtiyaçları var, bu sorulur. Bu din adamları ilahiyatçılar değildir, tarikat adamlarıdır. Benzer soruyu orduya sorarlar. Ordu neye ihtiyacı olduğunu bildirir. Odalar ve sendikalar da ihtiyaçlarını bildirirler. Böylece toplanan istekler ilim adamları tarafından ele alınır. Yirmi âlimin her biri ayrı ayrı Anayasa yapar.
Sonra ikili grup oluştururlar. Grup arkadaşlarını kendileri seçerler. İkişer ikişer çalışarak yirmi Anayasa 10 Anayasaya inmiş olur. Anlaşamadıkları hususlarda hakemlere giderler ve Anayasalarını tekleştirirler. Sonra yine ikili grup olarak çalışır ve Anayasa sayısı beşe iner. Beş Anayasa sıralanır. Sıralamayı aynı ilim adamları yaparlar.
Sırada birinci gelen ile takdirde birinci gelen tüm ilim adamları ile istişare ederek ayrı ayrı iki Anayasa olarak hazırlanır. Bunlar tartışılır. Gerekirse hakemlere gidilir. Tek Anayasa ortaya çıkar. Anayasanın maddelerinde çelişki varsa, uygulama imkânı yoksa üye âlimlerden her biri ayrı ayrı hakemlere gider ve mevcut Anayasanın yeniden değerlendirilmesi istenir.
Böylece Cumhurbaşkanı tarafından hazırlatılan Anayasa milletvekillerine gönderilir.. Yeter sayıda milletvekili bulunduğu takdirde Anaysa Meclise önerilmiş olur; bulunmazsa o Anayasa kabul edilmemiş olur. Devlet Başkanı yeni âlimlerden yeni heyet oluşturur, onlar çalışmalarını yaparlar. Komisyonlarda görüşülür. Komisyondakiler görüşlerini bildirirler. Onların ret veya kabul yetkileri yoktur. Sadece Meclise danışmanlık yapmış olurlar.
Anayasa genel kurulda oylanır. Kabul olursa yürürlüğe girer. Kabul olmazsa reddedilmiş olur. Siyasi partiler kabul veya ret yönünde uzlaşırlar. Yoksa Anayasa maddeleri üzerinde uzlaşmaları bir mana ifade etmez. Anayasa bir araba gibidir, bir parça uyumsuzsa tüm Anayasa çalışmaz ve yaşamak mümkün olmaz.
Akevler’in yarım asırdır kooperatifte ve siyasi partilerde uygulayarak adım adın elde edilen sonuçlarla oluşmuş “ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” vardır.
Şaşılacak şeydir; dünyanın bütün anayasalarını okuyorlar, karşılaştırıyorlar, tercihler yapıyorlar da Kur’an’ın önerdiği anayasaya kulak vermiyorlar! Bunu Kur’an’a inanmayan insanlar yapsa küfürlerine yorarsınız.
Bir açıklamada bulunursunuz ama bunu Cemil Çiçek’in, Mehmet Ali Şahin’in, Ahmet İyimaya’nın yapmasına yalnız benim değil, bizzat kendilerinin de aklı ermez. Niçin diye sorsanız bilmezler. Bize, biz kooperatiflerle görüşmüyoruz dediler! Peki, siz bu emri nerden aldınız?! Bizim yüzümüzden başka kooperatifleri de devre dışı bıraktınız!
Sizi Anayasayı kaç defa değiştirdiniz. Askerleri sivil mahkemelerde yargılama sizin getirdiğiniz Anayasa ile yapıldı. Ordumuz mahvolacak, devletimiz yıkılacaktı. İşte, kendi aklınızla yapacağınız Anayasa bu kadar olur. Şimdi CHP ile AK Parti anlaşacak. Sermaye bunu istiyor. Onlardan iki şey bekliyor. Birincisi, Erdoğan’ı devre dışı bırakmak; bunu başaramazlarsa MHP ve HDP’yi devre dışı bırakmak ve tüm halkı isyana götürmek. MHP ve HDP’nin katılmadığı bir Anayasaya Türk milleti izin vermez. Bunları uzlaştırmak bizim sanatımızdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız arzu ederse Akevler bu hususta çalışmalara katılmak istemektedir.
Süleyman KARAGÜLLE

1 yorum: