SAHTE SOLCULARDAN KURTARMADIKÇA
[TF
ADVISORYBOARD - Turkish Forum Dunya Turkleri Birligi]
Foreign Affairs (1) dergisini ABD Dışişleri Bakanlığı çıkartıyor…
Aşağıdaki cümleleri bu dergide yayınlanan “KÜRT BİRLEŞMESİ”
başlıklı makaleden özetleyerek yazdım…
Makalede herşey o kadar açık ifade edilmiş ki, hiçbir yoruma
ihtiyaç duyulmadan “müttefikimiz” ABD'nin dostluğunun derecesini en
yetkili kurumlarının ağzından öğrenme olanağını bulabiliyoruz…
Daha da önemlisi; kendilerini “solcu” olarak tanımlayan pek
çok kişinin; emperyalist propagandalarının etkisi altında, genellikle farkında
olmadan “HDP'ye barajı atlatma” yalanına inandırılıp kullanıldıklarının
kanıtlarına rastlamaktayız…
Bugün ülkemizin kaosa sürüklenmesinin başlıca aktörü olan bu
insanlar,PKK'yı Meclis'e sokmakla ülkemizin başını derde soktular.
Halk AKP'yi iktidardan düşürmüş olmasına rağmen, “sahte
solcular”ın (2) ilkesizliği yüzünden; çoğunluğu teşkil eden muhalefet partileri
hükümeti kuramamaktadırlar…
Siyasi zemin, adeta AKP'nin iktidarını sürdürülmesi için
hazırlanmış gibidir…
Okuyalım:
“OY DESTEĞİ VE GÜÇ YIĞILMASI
Kürtler son zamanlarda Türkiye-Suriye sınırında özerklik için
önemliilerlemeler kat etti.
Suriye’de savaş alanında kazandılar, Türkiye’de seçim
sandığında…
Kürt odaklı bir parti, ilk defa parlamentoda yer
alıyor ve bu birdönüm noktasıdır…
Sınırın iki tarafında da galip olan PKK'dır…
PKK’nın Suriye’de yarattığı ortak parti (PYD),
ISIS’e (IŞİD) karşızafer kazandı…
PYD, stratejik kasaba Tel Abyad’daki IŞİD kuşatmasını ABD
hava kuvvetlerinin desteği ile kırarak küresel sempati kazandı…
HDP’nin parlamentoya girmesi ve PYD’nin Suriye
topraklarında kontrolü; önümüzdeki 10 yıl içerisinde; Ortadoğu’daki 30 milyon
Kürt’ü bir araya getirecek olan Kürt konfederasyonu için yeni bir
sayfa açmıştır…
Özerklik için bir yol haritası sunan Öcalan’ın, bu planının
gerçekleşebileceğini, HDP’nin siyasi PYD’nin askerizaferi gösteriyor…
PKK’nın geleceği hiç bu kadar parlak görünmemişti…
YENİ ORTAKLIKLAR
Kürtlerin yaşadığı; Suriye, İran ve Irak’ta PKK-PYD’ye bağlı siyasi
partilerin kurulması ile oluşmaya başlayan Kürdistan, Öcalan
için biratılımdır…
Suriye’de 3 kantonun kurulması, Türkiye
Kürdistanı ve sınır ötesikonfederasyon için temel bir yoldur…
Irak Kürdistanı’nın Rojava’yı (Batı Kürdistan) tanımasıçok önemlidir…
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin, IŞİD savaşçılarından
korunmak amacıyla, Nisan 2014’te Rojava ile arasına kazdığı 10,5 km lik sınır bir
işe yaramadı…
Peşmergeler aylar sonra çekildiler…
IŞİD Sincar Dağı’nı kuşattığı zaman, PYD’ye bağlı YPG’den 10
binsavaşçı, Kürt Yezidilerini kurtarmak için Rojava’da bir
koridor oluşturdu.Yezidilerin tahliyesi sırasında PYD ve YPG’nin medya
görüntüleri, PKK’ya yaygın beğeni kazandırdı…
Pan-Kürt misyonunun gelişmesine katkı sağladı…
Benzer şekilde, Batı öncülüğündeki hava
saldırıları yoluyla, Rojava’yı destekleyen bir politika benimsendi…
Sincar saldırısı sırasında, ABD’nin hava saldırıları ve
Kobani kuşatması sırasında PYD’ye silah ve cephane vermesi
ile ancak Kürt askeri dayanabildi…
Batı PYD’nin mücadele gruplarına sıcak, RTE ise serin ve
mesafeli durmaktadır…
Kürt kantonlarının kurulmasından sonra, 30 yıl
süren ve 40 bin kişinin hayatına mal olan isyanı durdurmak,
Öcalan’ın tek yanlı ateşkes ilanı ile mümkün olabildi…
Ankara’nın desteği ile Kürt konfederasyonu
kurulmasına şimdi Erdoğanitiraz ediyor…
18 Ekim 2014’te Erdoğan IŞİD gibi PKK’nın da terör
örgütü olduğu fikrini ileri sürdü…
Kobani düşmek üzereyken, ABD yardıma geldi ve bunun üzerine,
Ankara 200 peşmergenin geçişine izin verdi, fakat PYD’nin
ikmal içinkara koridoru açılması talebini reddetti…
Kürtlerin artık bir ivme, meşruiyet ve uluslararası
desteğe ihtiyacı var…
Adeta bir ön savaş gibi olan seçimler (sandık) bu
desteği sağlamıştır…
OYLAR!
Kürtlerin ve Kürt olmayan solcuların desteği ile
yüzde 10 barajını aşan HDP, mecliste 80 sandalye kazanmıştır…
AKP’nin Meclis'teki çoğunluğu sona erdi, başkanlık
sistemine geçmek için yapacağı anayasa değişikliği de engellendi…
HDP’nin başarısı yeni bir dönemi başlatıyor…
HDP’nin selefi BDP, 2013 yılındaki Gezi protestolarında
kenarda oturmuştu.
Türkiye solu, bu durumu Öcalan tarafından Erdoğan’a verilmiş
siyasikredi olarak değerlendirdi…
Daha sonra Türk solu da Kürt hareketi ile birlikte
hareket etti…
Yaklaşık 1,5 milyon muhafazakar Kürt de AKP’den
kopup BDP’yi destekledi…
SONRA NE OLUR?
Doğum oranları da göz önünde tutulursa; Kürtler,
parlamentoda siyasi bir güç olarak bulunmaya devam edeceklerdir…
PKK, Ankara arasındaki ateşkes ile Kürtler demokratik
yollarla özerklik hayallerini elde edebilirler…”
Altın değerinde derslerle dolu bu makaleden; küresel
güçlerin Ortadoğu'ya ilişkin planlarını ve ihanetin hayata geçirilmesinde,
genellikle hangi tip insanları kullandığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Emperyalist projelerde bilerek yer alanların vatan
haini, bilmeden destek olanların ise aymaz olduklarında en ufak bir
kuşkumuz kalmadı…
En acısı ise, gerçek sol ile en ufak bir bağı olmayanların,
solcu kisvesi altında geniş yığınlara sunulmuş olmaları. Her seferinde halkı
aldatmanın bir yolunu bulabiliyorlar.
Emekçi kesimi temsil etsin diye seçilenler, rantiyeci ve
düzenin adamları çıkınca, Y-CHP'nin AKP ile ortaklık kurmak için can atmasına
şaşırmamak gerekir…
Kazık yiyerek öğrenmek kaderimiz olmuş!..
Cemil Can
DİP NOTLAR:
(2) Türkiye İşçi Partisi'nin lideri Mehmet Ali Aybar'ın,
belkemiksizler/omurgasızlar olarak tanımladığı sahte solcuları,
1967-68 yılları TİP Onur Kurulu Üyesi, Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Ali Nadir
Savaşer, çok yerinde ve haklı olarak:”Tarihin ilk antiemperyalist kurtuluş
savaşını kazanarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile çağdaşlığa kavuşan Anadolu
medeniyetleri sentezinin ulusal değerlerini, milli kimliğini ve kazanımlarını özümseyemeyen,
tuzukurı yarı-cahil güruh grubu, hep kendilerini evrenselliğe erişmiş sanarak,
herşeyin doğrusunu bildiklerini düşünürler. Ulusal olmadan evrensel
olunamayacağını gerçeğini bilmezler. Genellikle varsıl sınıftan gelen bu
kişiler, halktan kopuk yaşarlar. Hayattan edindikleri tecrübeleri kavramaktan
yoksundurlar. Kişisel çıkarları ve kaygıları her şeyin üzerindedir.
Bağımsız değil, taklitçidirler. Kendi halkının ulusal yaşam kültüründen yoksun
bu insanlar, sosyalist olduklarını söyleyerek kendi sınıfşlarına da şekilsel
olarak ters düşüp yaşadıkları ülkeye ve topluma yabancılaşırlar. Kişiliklerini
bulmaya çalışırlar. Dolayısıyla 'ulusal kimlik'. 'vatan' gibi kavramların yabancısıdırlar.
Bu sahte solcular kendilerine değil, yönetici bir güce bağlı oldukları için
şartlara göre fırl fırıl dönerler. Genellikle korkaktırlar” şeklinde
tanımlamaktadır...