ALLAH (CC) ALDIKÇA ALIYOR!..
SERENDİP ALTINDAL
ordumillet- 20.06.2014
Allah
aldıkça da alıyor. Sonunda Balyoz da kırıldı. Başka ne olacaktı ki. Yalancının
mumu hep yatsıya kadar yanmadı mı şimdiye kadar. Şimdi diğeri gelsin demek
gerekiyor artık. Hukuktu, guguktu derken bizim Adalet teyze de gaflet
uykusundan nihayet uyandı ve tokadını eteğine işeyenlerin suratına hışımla
çarpıverdi...
Birilerinin
var kuvvet kendi istasyonlarına makaslamaya kalktıkları Adalet trenini, vicdan
muhasebeli diğerleri yeniden kendi güzergâhına döndürmeyi başardılar. Tren
hırsızlarının unuttukları veya hiç bilmedikleri ise, kendi yolunda gitmesi
gereken Adalet trenine aslında kendilerinin herkesten fazla ihtiyaçları
olduğudur. Tecrübe de göstermiştir ki son treni kaçıranlar her zaman, ona en
fazla ihtiyacı olanlardır. İşte o treni kaçıranlar, yarın tarafsız yargı önünde
kahırla, hesap terleri dökerken, muhtemel ki ne demek istediğimizi daha iyi
anlayacaklardır.
Acıları,
gözyaşları, kolpo ve tuzaklarıyla çok sıkıntılı; ama her şerde hayır vardır
bağlamında, o kadar da eğitici bir dönem geçirmekteyiz. Çünkü geleceğimiz olan
bugünlerin Gezi ve Gazi gençliği, yarınlarını inşa ederken, bugünlerin acılı
öğretilerini fazlasıyla değerlendireceklerdir nasılsa. Her ne kadar bizatihen
acılı aileler hepimizden fazla üzülenler olmuşlarsa da, yine de filmin sonunun
iyi gelmesi, hepimiz için teselli kaynağı olmaktadır. Engin Alan Paşa, bütün
acılı aileler ve arkadaşları adına mevcut durumu, en duyarlı ve özlenilen
konuşmayı bütün sıcaklığı(!) ile yaparak özetlemiştir. Görüşlerine tam destek
verirken, yüreğindeki derin nefreti aynen kendi yüreğimizde de hissediyor ve
kendisini canı gönülden kutluyoruz. Aynı bağlamda, kaldığı noktadan yola devam
edeceğini, Kemalist coşkusuyla objektiflerin gözüne sokan Çetin Doğan Paşanın
da o mübarek alnından öpüyorum.
İsimlere
fazla takılmadan, olayları baz almak daha hayırlı olur diye düşünüyorum. Çünkü
iyi biten filmin sonunun trajediye dönmemesine yargı makamında emeği
geçenlerin, çekilen acıların yıllardır sessiz izleyicileri de oldukları unutulmamalıdır.
Ayrıca AKP belasından çok daha evvel kurtulunmuş olunsaydı, bugünlerin
sıkıntıları yaşanmış olmaz ve halen de bıçak sırtında yürüyor olmazdık ki aynı
yargı bu fırsatı da kullanamadı. Ne var ki yüce Türk Milleti nasıl olsa
bugünleri de unutacaktır fakat birileri mutlaka hesaplarını son kuruşuna kadar
ödeyeceklerdir.
Yeni
Sevr Saliplerinin Balyoz barutları da neticede ellerinde patlamıştır. Demek ki
emperyalizm yaşadıkça ve herifler aşka geldikçe, dönüp dolaşıp her vesilede
bize çelme atacaklar anlaşılan. Hani yenilen pehlivan güreşe doymazmış ya, işte
bunlarınki de o hesap.
Yeni
Saliplerden bahsederken hemen bizim Ekmeleddin biradere keskin bir U dönüşü
yapalım; tarihçesi ve kitapları bizi ilgilendirmiyor. Son kelamları ve
icrasıdır bizim için matlup olan kendi adıma. Atatürk'ü, Napolyon veya
Washington’la aynı paralelde görmesi, korkumun da teyidiydi aslında. Çünkü onun
da salon Atatürkçülerinden olduğu ve Kemalist gerçeğin yanından bile geçmediği
kanım pekişti maalesef. Atatürk'ü salt kronolojik bir tarihsel klişe
perspektifiyle algılaması, bende farklı kuşkularda uyandırdı doğrusu. Çünkü
Atatürk fenomenini gereğiyle irdelemeden veya bizatihen anlayamadan diğer
liderlerle ay saflara oturtmak, sadece tarihte emsali olmayan "Atatürk
liderliği" özeğine haksızlık değil; ama cehalet ötesidir de.
Diyoruz;
ama diğer yandan, şayet başka seçenek kalmadıysa da elimiz mahkûm. Tayibi
seçmediğimiz halde, Çankayaya üflemekten yine de kırk defa evladır, mütedeyyin
Ekmeleddini tepe köşke oylamak. Atatürk kutsallaştırılmasın derken sen
geleceğine ışık tutmuştun aslında Ekmeleddin. Oysa kimse sana "biz öyle
yapıyoruz" dememişti. Ve bu yorumu sana neyin söylettiğini herhalde sen
daha iyi biliyor olmalısın. Ama bunu sana ben söylüyorum. Atatürk bizim için
kutsaldır da, bunu bilesin. Sen uzakta doğup büyüdüğün için bunu bizim gibi
hissedemezsin Ekmeleddin birader. Unutma ki etiğin, etnisiten, aile geçmişin
değil bizi alakadar edenler. Atatürk Cumhuriyetinin Kemalist müktesebatını, ne
kadar temsil edebileceğindir. Bu bağlamda bir sorunun yoksa ancak, bu göreve
talip olmalısın. Yoksa acısı fena çıkar ona göre...
Napolyon,
Washington yüzeyselliğinde marjinal mentalist düzeyden, Atatürk ifade edilemez.
Hele Kemalist olunmadan, Atatürk'ün de tüm dünyaya öğrettiği gibi, tam bağımsız
ve antiemperyalist hiç olunamaz. Pekiyi bu konu hakkındaki fikrin nedir
arkadaşım...
Serendip Altındal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder