Sibirya Şamanlarının
3.000 Yıllık Beyin Ameliyatları
Sibirya
Şamanlarının 3.000 Yıllık Beyin Ameliyatları
Dr Slepçenko, Çalışma kenevir, sihirli mantar ve
kendinden geçirici dansın (trans halinde oynanan oyun) eski zamanlarda
anestezik olarak kullanılmış olduğunu ileri sürdü.
Arkeologlar bu antik kafatasındaki izlerin dini
ayinler yüzünden değil cerrahi bir müdaheleden kaynaklandığı konusunda eminler.
Fotoğraf: Sergey Slepçenko
Bronz Çağı hekimlerinin Sibirya’da baş delgi
ameliyatlarını nasıl gerçekleştirmiş oldukları hakkındaki araştırma Krasnoyarsk
bölgesindeki Kansk’ın güneydoğusundaki Anzhevsky arkeoloji bölgesindeki
Nefteprovod II mezarlığında geçen yıl bulunan erkek kafatasına bakılarak
gerçekleştirildi.
Arkeologlar, 30 ve 40 yaşları arasında ölmüş olan bir
hastanın kafatasındaki izleri dini törenler sırasında değil tıbbi müdahale
sırasında edindiği konusunda hemfikir.
Kalıntıları bükülmüş bir bıçakla gömülen bu adamın
ameliyattan sonra bir süre yaşadığına inanılıyor. Kafatasının sol kemiğinde
kemiğin iyileştiğine dair belirgin izlere sahip olan bir deliğin yanında bir de
kemik katmanlarında iltihaplanma belirtileri tespit edildi.
Kafatası sahibinin ölümüne ameliyat sonrası
iltihaplanmanın sebep olduğu konusunda kuşkulanılıyor. Ama bu adamın kafatası
Sibirya’daki baş delgi işleminin bilinen en eski örneğini teşkil ediyor değil.
Mesela Cilalı Taş devrine dayananları var.
Fotoğraflar: Sergey Slepçenko
Fotoğraflar: Anton Vibornov, The Siberan Times
Eski cerrah ve şimdilerde Arkeoloji ve Etnografı
Enstitüsünde araştırmacı olan Dr Sergey Slepçenko ‘’Başarılı bir ameliyatın
sırrı hastanın cerraha güveninin tam olması ve cerrahın böyle bir ameliyatı
gerçekleştirebilecek gerekli becerilere ve bilgiye sahip olduğuna dair
kararlılığıdır. Cerrah muhtemelen hastanın sol tarafında onun yüz hizasında
duruyordu. Ya da cerrah hastanın başını sol koluyla ya da dizlerinin arasında
sağ eliyle ameliyat etmiş olabilir. Çalışma arkadaşlarımızla yaptığımız
çıkarımlar cerrahın deriyi keserken birinin de yardımcı olarak yaranın
çevresinden deriyi tutarak gerdirdiğini ve araç gereçleri cerraha uzattığını
gösteriyor. Uzmanlar kemiğe doğru deri ve dokular boyunca geniş bir kesiğin
gerçekleştirildiğine inanıyorlar. Bu kesik açma yöntemi bu Sibiryalının söz
konusu ameliyatından 600 yıl sonra Hipokrat’ın eserinde açıklanmıştır. ’’
açıklamalarında bulundu.
Slepçenko ve çalışma arkadaşları yerliler tarafından
bilinç kaybı amacıyla kullanılan bitkileri teşhis etti. Mesela, bazı etnik
topluluklar ardıç ve kekiği Şamanların uygulamalarında kullanırlardı, Nivkiler
biberiye çubuklarını ve yapraklarını yakarlardı, kuzey yerlileri güçlü bir
halüsinojen olan sinek mantarını kullanırlardı. Tabii bunlar içinde en öne
çıkanı kenevirdi.
Fakat mantar tüketiminin ve trans dansı gibi Şaman
uygulamalarının amacı hastanın bilincini kaybetmesini sağlayarak acıyı ameliyat
gerçekleştirmeyi mümkün kılacak boyutta azaltmaktı.
Fotoğraflar: Sergey Slepçenko
Fotğraf: Anton Vibornov
Slepçenko ‘’Deri ve aponöroz (ak örtü) derinin hemen
altındaki kemik üzerinden sıyırılmış. Daha sonra kemik kazıma aşamasına
geçilmiş. İyileşme sonrasında kemikte kalan değişimler ameliyatın tam olarak
hangi alet ile yapıldığını ve aletin nasıl yapılmış olduğunu anlamamızı
engelliyor. Bu ameliyatın özel bir alet kullanılarak gerçekleştirilmiş olduğunu
kesin olarak belirtemeyiz. Ama o dönemde Sibirya’da birtakım tıbbi alet
edevatlar varmış ve otopsi için yaygın bir biçimde kullanılmaktaymış. İşbu
aletler baş delgi işlemi için kullanılmış olabilir.Deliğin şekline bakarak
kullanılan aletin bir bıçaktan ziyade bir kazıma aleti olduğunu ileri
sürmekteyim. Kazıma işlemine dura mater (beyin dokusunu ve omuriliği çevreleyen
dokunun en kalın ve en dıştaki katmanı) görününceye kadar devam edilmiş ki bu
durum oyulan bölgenin genişletilebileceği fakat derinleştirilemeyeceği anlamına
geliyor. Eski çağlarda gerçekleştirilen baş delgi işlemlerinden sağ çıkanların
sayıca çok olması işlemlerin çoğunlukla ekstradüral (dura materin üstünde, bu
tür işlemlerde dura matere inilmemiştir) olduğu gerçeğiyle açıklanabilir. Dura
matere müdahale durumunda beyin ve omurilik zarları arasında kanama olur ve bu
intrakraniyal hematom oluşumuna yol açar. Dura matere müdahale edilmemiş olması
bu hasta dahil ameliyatı geçiren kişilerde işlemden sonra iyileşmeye dair güçlü
belirtilerin oluşmasına sebebiyet vermiştir. Açıklık ameliyat bittikten sonra
deri parçasıyla kapatılmış. Kan pıhtılaşıp diploe noktasında (diploe:
kafatasındaki sert kemiğin iç ve dış katmanlarını birbirinden ayıran süngerimsi
kemik) oluşabilecek olası bir kanamayı engellediği için dura mater ve
aponörozun iç yüzeyi arasındaki bölgeye dolmuş. Dura matere dokunulmaması çok
önemlidir çünkü dokunulduğu takdirde hemen alt katmanlarında bulunan sagittal
venöz sinüste zedelenmeler ortaya çıkabilir. Kanamanın şiddetini ve ağrıyı
azaltmak için işlem yetenekli bir cerrah tarafından olabildiğinde hızlı bir
şekilde gerçekleştirilmek zorundaydı. Baş delgi işleminin en olası
ve en tehlikeli güçlükleri arasında kanama vardır ki bu cilde kesik atıldıktan
hemen sonra gerçekleşir. Kemiğin kazınmasının bir sonucu olarak kan
damarlarından kanama baş gösterir ve onu diploe kemiğini kanaması takip eder.
Söz konusu baş delgi işlemi ardından kanamayı nasıl durdurduklarını bilmiyoruz.
” cümleleriyle açıklamalarına devam etti. Bu konuya ilişkin bir kayıt yok fakat
uzmanlar kanamayı durdurmak için bitkilerin kullanıldığını ya da kızgın
metallerin yaranın üzerine basıldığını tahmin ediyor.
Enfeksiyon oluşması ihtimalini azaltabilmek için
yaranın sıkı sıkıya kapatılmamış olması gerekiyordu. Yaraya dikiş ya da
bandajlarla müdahale edilip edilmediği ve nasıl temizlendiği bilinmiyor. Fakat
bazı etnografik bulgular şu aşağıdaki bazı basit araçların işlem sırasında
kullanılmış olduğu hakkında kanıtlar sunuyor.
Eski çağlarda ameliyatlarda kullanıldığına inanılan
Minusinski tarih müzesinde sergilenmekte olan gümüş Tagar bıçaklarının
bazıları. Fotoğraf: Tatyana Çikişeva
Karasuk kültürü Aral denizinden kuzeydeki Yenisey’e ve
güneydeki Altay dağlarıyla Tiyen Şen’e uzanan milattan önce yaklaşık 1500 ile
800 yılları arasında var olmuş bir Tunç Çağı topluluğudur. Karasuklar büyük
ölçüde metal işçiliğiyle uğraşmış çiftçilerdi. Atları binek araç olarak ilk
kullanan topluluk oldukları düşünülmektedir. Bilim adamları ameliyatı geçirmiş
hastanın benzer yaşam tarzına sahip bilinmeyen bir topluluktan geldiğine
inanıyorlar.
Kafataslarının bulunduğu mezar antik zamanlarda
soyguna uğramış. Mezarda bulunanlar kafatası değil ama üst kol ve kaburgalara
ait tübüler kemiklerin ek parçalarıydı.
Aleksey Krivoşapkin’in eski çağ yöntemlerini taklit
ederek üzerinde işlem gerçekleştirdiği kafatası. (üstteki modern, alttaki eski
çağdan kalan kafatasıdır) Fotoğraflar: Aleksey Krivoşapkin
Geleneksel bir Karasuk tarzı bıçak mezarda bulundu ama
bunun ameliyat sırasında kullanılan araçlardan biri olduğuna dair bir iddia
yok. Mezarda ayrıca iki tane taştan ok başları vardı.
Kaynak: Anna Liesowska, Reconstructing brain surgery
as it was conducted around 3,000 years ago, Siberian Times
Çeviri: Melike Sönmez
https://yenidenergenekon.com/384-sibirya-samanlarinin-3-000-yillik-beyin-ameliyatlari/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder