9 Ocak 2017 Pazartesi

KUDÜS PERİŞAN, MÜSLÜMAN PERİŞAN! Av. Özcan PEHLİVANOĞLU Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM)

KUDÜS PERİŞAN, MÜSLÜMAN PERİŞAN!..
Av. Özcan PEHLİVANOĞLU
Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi 
(RUBASAM) 
Bu hafta İsrail'e bir seyahat yaptım. Tabii ki İsrail'e gidip Kudüs'e gitmemek olmazdı bizde oralara giderek Mescid-i Aksa'yı ve Peygamber makamlarını ziyaret ettik. Falih Rıfkı Atay'ın  “Zeytindağı”  adlı eserinde anlattıklarını bizzat yerinde müşahade ettik. Hatta Cuma namazımızı da Mescid-i Aksa'da kıldık.
Biliyorsunuz, Peygamber Efendimiz Mirac Hadisesini Mescid-i Aksa'da yaşamıştır ve bir Hadislerinde“Oraya gidin ve içinde namaz kılın” demiştir. Yani o topraklar bizim için kutsal olan; gidilmesi, ziyaret edilmesi ve elde tutulması gereken topraklardır.
Ancak son durum itibarı ile Peygamber vasiyetini tutabildiğimiz pek söylenemez!
Müslümanlar için önemli olan bu topraklar, aynı zamanda Yahudiler ve Hrıstiyanlar içinde önemlidir. Çünkü onların inançlarına göre bu topraklar, Peygamberlerinin ve milletlerinin ana vatanıdır.
Bu sebeple bahsettiğimiz coğrafya, binlerce yıldır dinler arası büyük bir mücadele alanıdır. Bu mücadele, insanlık tarihi açısından kanla ve göz yaşı ile doludur vede bu durum halen Filistinlilerin uğradığı zulüm ile devam etmektedir. Filistinlilerin içinde bulunduğu cismi ve ruhani hal bu durumdan kurtulmaya yeterli değildir. Tıpkı bizim içinde bulunduğumuz halden kurtulmak için yüz yıldır verdiğimiz mücadelenin yeterli olmayışı gibi!!! Yani çakma bir din anlayışına mağlup olma durumları Türkiye'de olduğu gibi Filistin'de de vardır. Bununda tesadüf olması mümkün değildir...
Günümüzde İsrail dediğimiz topraklar daha dün dediğimiz 1917 yılına kadar Osmanlı – Türk Devletinin elindeydi. Bugün ise “Küresel Güçler”in Yahudiler tarafından ikna edilmesi ile İsrail'in elindedir.
Her zaman söylüyorum, kendisini Türk gören veya görmeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bugüne kadar başlarına geleni ve bundan sonra gelecek olanları anlamak istiyorlarsa, Balkanların ve Filistin'in dününü ve bugününü çok iyi bilmek zorundadırlar.
Kudüs ve gittiğimiz tüm yerlerde gördüğümüz o dur ki, Müslümanın hali perişandır. Baskı, zulüm, insan hakları ihlalleri, eğitimsizlik, işsizlik ve diğer sıkıntılar had boyuttadır. Bunu tüm İslam dünyası için söylemek mümkündür.
Haçlı ve Siyonist hakimiyet, Müslümanları çevrelemiştir. İstkbal için öngörüm şudur ki, böyle giderse Mescid-i Aksa'ya belki oğlum girebilir ama torunlarımın girmesi mümkün değildir. Yahudiler bunu milli ve dini şuurları nedeni ile kısa sürede sağlayacaklardır.
Türk Milleti günümüz itibarı ile tarihle ve coğrafya ile ilişkisini kesmiş olduğundan olan biteni anlayamaz haldedir. Çağdaş ve entellektüel kesimler bu topraklar ile yeterince ilgilenmemektedir. Seyahat boyunca gördüğüme göre, bu topraklara giden insanlarımızın ezici çoğunluğu mütedeyyin insandır ve dini amaçla ziyaretlerde bulunmaktadırlar. Hrıstiyan ve Yahudi dünyasından gelen insanlar ise eğitimli ve entellektüel tiplerdir ve gezilerini dini olduğu kadar bilgi edinmek amacı ile yapmaktadırlar. Yani çoktan unuttuğumuz “Kızıl Elma”mız gibi bir stratejik hedefleri vardır.
Kudüs ve Filistin; ABD, İngiliz, Rus, Alman, Yunan kiliseleri ile benzerlerinin hakimiyet kurma mücadelesi verdiği bir alandır ve biz ise bu alanda mualesef yokuz!
Ancak gerek Filistinliler gerekse Yahudiler, “Biz Türküz” deyince sevgilerini ifade ettiler. Bu sevginin ecdatın onlara gösterdiği karşılıksız ilgi ve yardımdan geldiğini düşünüyorum.
Lafın özü şu, biz Türk Milleti olarak İsrail ve Filistin'le çok yakından ilgilenmeli, Peygamber vasiyeti olarak Mescid-i Aksa'yı boş bırakmamalı vede o topraklar ile ilgili milli ve dini hedefler ortaya koymalı, bunları gerçekleştirmek içinde çok çalışmalıyız. Yoksa sadece Filistin'de değil Türkiye dahil tüm İslam Dünyasında yok olur gideriz.
Yine karamsar bir yazı olmuş diyenlerede “ne yapalım bunlar gerçeğin ta kendisi” diye cevap vererek bitirelim!
YORUM, ELEŞTİRİ VE KATKI:
Sayın Özcan Pehlivanoğlu,
Yazık, buralara (İsrael'e) kadar gelmişsiniz ama, ya önyargılarınızı  kıramadığınızdan ya da konuyu gerektiği gibi araştırmadığınızdan gerçekleri gör(e)mediniz. Belki de yadsıyarak siyasi görüşleriniz paralelinde anlatmayı yeğlediniz.
Önce size İsrael'in işsizlik oranının %4,7 cıvarında olduğunu söyleyeyim. Buna karşın, Araplar ve ve ortodoks Yahudiler arasında bu oran daha yüksektir. Araplarda işsizlik ve yoksulluk oranının nispeten yüksek olmasının nedeni, dünkü kamyonla ezme terörü benzeri olaylara karışmaları ve çok çocuklu olmalarıdır. Öyle olmasa İsrael'de şu anda 100binden fazla (-resmi 78bin- ve kaçak) yabancı ve 85bin cıvarında Batı Şerialı ile Ürdünlü resmi işçi olmazdı. 
Ortodoks Yahudilerin yoksul olmasının nedenleri arasında Tevrat eğitimine daha çok önem vermeleri ve çok çocuk yapmalarıdır. Yine de SGK tarafından bu yoksullukları giderilmeye çalışılmaktadır. 
İddia ettiğiniz baskı ve zulüm ise, teröre bulaşmış ailelere uygulanmaktadır. Yoksa (Türkiye dahil) dünyada başka türlü mü davranılıyor? Umarım İsrael'de en yüksek rütbelerde hakim, savcı, polis md. v.b mesleklerde Yahudi olmayanların bulunduğunu, birçok Arap kökenli mülti milyonerler olduğunu da size anlatmışlardır.
Tapınak Dağı -(h)ar (h)abayit- hakkında sanırım size rahmetli Kral Hüseyin'le varılan Statükoyu anlatmışlar ve gözlerinizle görmüşsünüzdür. Bir kapıdan diğerine Yahudiler güvenlik güçleri olmadan geçemez ve üstlerinde dini çağırıştıran bir sembol bulundurumaz. Ancak perişan! Müslümanlar, hangi dinden olursa olsun istediği ibadet evine veya çevresine dilediği gibi girebilir bu İsrael Devletinde!
Size bir arkadaşımın Mescidi Aksa hakkında bir prof'ün İngilizce makalesinden link yaptığı özeti de paylaşıyorum. Gerçi Ürdün ve Mısırlı ilahiyatçılardan da var ama sadece İngilizce link.

Bar-Ilan Universitesi'nin saygin Arap/Islam tarihi uzmani Prof. Mordechai Kedar, 1967 savasi sonrasi Araplar'in uydurdugu ve gunumuzde kullandigi Mesci-i Aksa yalanlarini aciga vuran kapsamli bir makale yayinlamis.
Yazida diyor ki:
- Arapca "en uzak cami" anlamina gelen Mescid-i Aksa, Hz Muhammed'in yasadigi donemde Mekke sehrinin kuzeyindeki Ji'irrana koyunde bulunan camiye verilen isimdi;
- Hz. Muhammed'in olumunden 50 yil kadar sonra, MS 682 yilinda Mekke hakimi Abdullah Ibn-al-Zubayr, baskenti Sham olan Emevi saltanatina bash kaldirarak onlarin yillik Hac seyahatini onledi;
- Bunun uzerine Emevi saltanati Kuran'i tahrif edip, Hz. Muhammed'in Mescid-i Aksa'ya yaptigi "gece seyahati" olayini Ji'iraana koyunden Kudus'e tashidi ve Kudus'u Mekke ve Medine'dan sonra Islam'in ucuncu kutsal sehir ilan etti (aslinda Kudus ismindeki "kutsallik" kaynagi Araplar ve Musl'lar tarafindan daha onceden Musevi dinine atfen zaten kullaniliyordu);
- Emeviler boylece Harem el-Sherif (Har Habayit) kulliyesinin guney kesiminde bir cami insa edip, orayi Kuran'da zikredilen El-Aksa Camii ilan etti ve Hac mekani haline getirdi;
- 1967 savasinda Israil Kudus'u ele gecirene kadar, El-Aksa Camii kavrami sadece (Tapinak Dagi) Har Habayit kulliyesinin guneyindeki cami anlamina geldi. 
- Shiiler ise son yillara kadar Kudus'un kutsalligini hic kabul etmedi ve ucuncu kutsal sehir olarak hep Irak'ta Hz. Ali'nin gomulu oldugu Necef kentini gorduler;
- Israil'in 1967 zaferinden sonra Kudus muftulugu yoluyla Araplar dil degistirip, Yahudilerin sizmasini onlemek uzere, Har Habayit'i kapsayan tum 144 donumluk kulliyeyi "El-Aksa Camisi" olarak kutsal Islam mekani ilan ettiler.

Bu link de Ayşe Hür'den. Linkten alıntı: 

MÜSLÜMANLARIN KUDÜS’Ü - Çünkü, Muhammed’in zamanında Kudüs'te Mescid-i Aksa adıyla ya da bir başka adla bir mescit veya cami yoktu! Rivayete göre Ömer, Kudüs’e fethettiğinde, Yahudilerin Süleyman mabedinin (berbat haldeki) kalıntıları üzerinde ibadet ettiklerini görünce bu kalıntıları temizletmişti. Ömer’in buraya bir mescit yaptırdığına dair İslam anlatısı yok. Dolayısıyla Kuran’daki ‘Mescid-i Aksa’nın burası olduğuna dair fiziksel bir kanıt yok. 
Biraz uzun oldu kusura bakmayın. Ancak basındaki bunca safsataya karşın başka türlü gerçekleri anlatamazdım.
Selamlar
Menteş Azuz
Tel-Aviv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder