ANKARA
KALESİ
P O M A K L A R:
BALKANLAR’IN DEVLETSİZ TÜRKLERİ
Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN
Batı Trakya Türk azınlığı içinde yer alan
Türklerin önemli bir kesimi Trakya
topraklarını kendilerine ana vatan olarak ilan etmiş olan Pomak Türkleri’dir
.Birinci dünya savaşı sonrasında yaşanan
Balkanizasyon sürecinde Balkanlar’ın haritası yeniden çizilirken , bu bölgede
yaşamlarını sürdüren bütün etnik gruplar için ayrı bir küçük devlet oluşturma
siyaseti Pomaklar tarafından bilinçle
izlenmiş ama böyle bir çözüm Balkan Türkleri için hiçbir zaman
düşünülmemiştir . Balkanlar’da Osmanlı
yönetimi altında yaşayan Türk toplulukları belirli bir bölgede toplanarak Osmanlı devleti sonrasında ayrı bir Türk
devleti oluşturmanın arayışı içine
girmemişler, aksine Osmanlı devletinin gereksinimleri doğrultusunda
Balkan yarımadasının her tarafında Osmanlı Türkleri yaşamlarını sürdürmeye çalışmışlardır .
Balkan savaşları sırasında Osmanlı
orduları ile birlikte Balkan Türkleri de geri çekilme sürecine girerek Anadolu’ya doğru yönelmişlerdir . Tam bu aşamada , Batı Trakya
bölgesi Türkler için emin bir durak konumuna
gelmiştir . Osmanlılar Batı Trakya toprakları üzerinden Balkan yarımadasına
girdikleri gibi,Avrupa kıtasından çıkarken de aynı kapıyı kullanmışlar ve Batı
Trakya bölgesi tıpkı giriş döneminde olduğu gibi çıkış döneminde de bir ara istasyon konumuna gelmiştir . Bu
çerçevede Balkan Türkleri için Batı
Trakya, yeni bir üs konumunu kazanmıştır .
Batı
Trakya Türk toplumu Osmanlı döneminde normal
koşullarda varlığını sürdürmüş ama zaman içerisinde daha çok Pomak
Türkleri bu bölgede belirli bir nüfus çoğunluğuna
sahip olmuştur . Pomak Türkleri Osmanlı yönetimi altında bölgeye yayılırken
daha çok Bulgaristan ve Yunanistan
topraklarına yerleşmişler ama
buralarda ayrı bir yönetim oluşturamadıkları için Balkan savaşı sonrasında
dağınık kalmışlardır . Balkanların haritasını batılı emperyalistler yeniden
çizerken , Pomak Türkleri Bulgaristan ve
Yunanistan sınırının iki yakasında
bölünmüş bir coğrafyaya mahkum edilmişlerdir . Balkan savaşı
sonrasında diğer Balkan azınlıklarının
küçük devletleri kurulurken , Pomak Türklerine üzerinde yaşadıkları topraklarda
ayrı bir devlet kurma şansı tanınmamıştır . Bu nedenle Pomakların bir kısmı
Bulgaristan’da, bir kısmı da Yunanistan’da
bırakılmıştır . Osmanlı devleti çökerken bu yüzden Trakya toprakları
üzerinde Türkler kendilerine bağımsız bir gelecek düzeni arayışına girmişlerdir
. Edirne’nin Bulgarlar tarafından işgali gündeme gelince , Trakya’da
yaşayan Türkler Pomak gruplarının
öncülüğünde bir Batı Trakya devleti oluşumuna yönelmişlerdir . Batı Trakya göçler sırasında Pomak Türklerinin bir araya
geldiği ve bağımsız bir yeni devlet düzeni arayışına kalkıştıkları yeni bir
merkezi bölge konumuna gelmiştir . Batı Trakya bölgesinde üç kez denenen ayrı
bir bağımsız Türk devleti oluşturma girişimlerinin başarısız kalması üzerine
,Pomak Türkleri Rodop dağları üzerine çekilerek
emperyalizme karşı direnişlerini sürdürmüşlerdir . Dağlık bölgede
toplanarak ayrı bir devlet arayışı içine giren Pomaklar ,bu bölgedeki
direnişlerini sürdürmek doğrultusunda , içinde bulundukları alanı yasak bölge
olarak ilan etmişlerdir .
Bulgaristan
devletinin kuruluş aşamasında Bulgarlar tarafından asimile edilmek istenen
Pomak Türkleri , Bulgarlar’ın bu girişimlerine karşı şiddetle direnerek kendi bağımsız varlıklarını sürdürmeye çalışmışlar , Balkan bölgesinin yeniden yapılanması
sırasında Balkan Türklerinin içinde özgürce yaşayacağı bir Türk devletinin, Rodop dağları bölgesinde
kuruluşunun arayışı içerisine girmişlerdir . Bulgaristan ve Yunanistan
sınırları içerisinde dağınık bırakılan Pomaklar bir
bağımsız Türk devletini Batı Trakya ya da Rodop dağları bölgelerinde
kurabilmenin çabası içerisinde olmuşlardır .Ne var ki , Bulgarlar ve
Yunanlıların böylesine bir oluşuma karşı çıkmaları ve bu doğrultuda batılı
devletlerin desteklerini yanlarına
çekmeleri yüzünden, bir türlü Pomaklar istedikleri bağımsız devlet
yapılanmasını gerçekleştirememişlerdir .
Osmanlı
İmparatorluğunun Balkan yarımadasına
yayılmaya başladığı on ikinci yüzyıldan
sonra bölgeye gelen Pomaklar , daha
önceleri buralara gelen Bulgarlar
tarafından her zaman için kendi
aralarında asimilasyona tabi tutulmak
istenmiş ama Bulgarlar’ın bu gibi girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine , Pomaklar kendi kimlikleri ile varlıklarını
sürdürerek bugünlere gelmişlerdir .
Gerçek anlamda bir Türk boyu olan Pomaklar ,Osmanlı imparatorluğuna her zaman
için sahiplenmişler , bu büyük Türk devletinin çıkarları doğrultusunda Balkan yarımadasının her bölgesinde Osmanlı devletinin düzeni ve
çıkarları doğrultusunda var olmuşlardır . Ne var ki , Osmanlı imparatorluğunun merkezindeki çöküntünün
Balkan topraklarına yansıması üzerine ise , Pomaklar da bölgedeki yerlerinden
geri çekilerek , Batı Trakya ya da Rodop bölgelerinde bağımsız bir devleti kendilerine alternatif
bir yaşam düzeni olarak düşünmüşlerdir . Büyük çoğunluğu Müslüman bir halk
topluluğu olan Pomaklar , Türklüğü ve Müslümanlığı Osmanlı vatandaşlığı içinde
bütünleştirerek kendilerine göre
bir yaşam sürdürmeye çaba
göstermişlerdir . Osmanlıların bir Türk ve Müslüman siyasal yapılanma çerçevesinde Balkan topraklarında uzun süre egemenliğini
sürdürmesinde, Pomakların önde gelen bir katkısı olmuştur .
İmparatorluğun
ilk yıllarında Osmanlıların Balkanlara geçtiği
yıllarda Türk ve Müslüman boyları
Avrupa kıtasının doğu bölgelerinde
yayılırken , Pomaklar bölgeye gelerek yerleşmişlerdir . Orhan Gazi döneminde başlayan bu süreçte Pomak asıllı topluluklar Balkanların çeşitli
yörelerinde boy göstermeye
başlamışlardır . Osmanlı ordularının
Balkanlarda fetihlere kalkışması üzerine
Pomaklar Rodop dağlarını merkez
tutarak , Balkanların yerleşik bir halkı konumunda Osmanlı hegemonyasının bu
bölgedeki taşıyıcısı olmuşlardır . Balkanların en önde gelen sıra dağları olan
Rodoplar da konuşlanan Pomaklar , on beşinci yüzyıldan sonra Müslümanlığı
Balkan yarımadasının çeşitli bölgelerine taşıyarak , Balkan halkının
Osmanlı yönetimi altında İslam dünyasının bir parçası olması için çaba
göstermişlerdir . Daha sonraki yıllarda
Selanik,Manastır,Lofça,Plevne ve
Filibe gibi kentlerin topraklarına yayılarak , Osmanlı yönetiminin uzantısı halinde bir yaşam düzenine yönelmişlerdir . Önceleri Bulgaristan ve Yunanistan topraklarında
yaşayan Pomak boyları zaman içerisinde Makedonya bölgesinde de yerleşerek bu ülkenin halkı ile kaynaşmışlardır . Balkanlardaki
farklı etnik grupların içinde Pomaklar, daha çok Osmanlılığın temsilcisi gibi hareket etmişler ve bölge
halkının Osmanlı toplumu ile bütünleşmesinde etkin bir rol oynamışlardır .
Pomaklar Müslüman kimlikleri ile Osmanlı devletinden yana bir tutum
içerisinde varlıklarını sürdürürken ,
bölgedeki Hrıstıyan toplulukların hedefi
haline gelmişler ve bu yüzden bir çok din
esaslı çekişmede ister istemez taraf
olma durumunda kalmışlardır .
Yunan
ve Bulgar devletlerinin ortaya çıkış süreci içerisinde , Hrıstıyan
topluluklar büyümek için mücadele
ederken , Pomaklar arada kalarak
zorlanmışlar ve tarih içerisinde Bulgar
ve Yunan otoritelerinin baskıları yüzünden ezilmişlerdir . Balkan
Türklerinin dinamik unsuru konumundaki Pomakların kültür değerlerinin Bulgar ve
Yunan makamları tarafından silinmeye
çalışılması , Balkan yarımadasında bir çok çatışmanın kaynağı olmuştur .
Fransız devrimi sonrasında Avrupa kıtasında yayılan milliyetçilik cereyanlarının kıtanın doğu bölgesindeki Balkanlara ulaşması
ile birlikte , bu bölgenin Hrıstıyan unsurlarına , batı Avrupa’nın emperyal
devletleri bağımsız devletçikler
kurdurmaya çalışmışlardır . Küçük toplulukların kendi devletlerine kurma hayali
içine girdikleri bir aşamada Osmanlı
imparatorluğunun tarih sahnesinden silinmesine giden süreç gündeme gelmiştir . Özellikle Yunan
devletinin kuruluşundan sonraki aşamada
Yunan yönetimi ,yasak bölge
uygulamalarına giderek Osmanlı halkları arasında bir ayrıştırma siyaseti
izlemiş ve bu gibi ayırımcı politikaların batılı emperyalist devletler
tarafından desteklenmesi üzerine ,
Pomaklar bulundukları bölgelerde
yaşamlarını sürdüremez bir duruma düşürülmüşlerdir . Yunanlılara İngilizlerin ,
Bulgarlara ise Rusların destek olmalarıyla
Müslüman Pomaklar üzerindeki baskılar giderek artmış ve bunun sonucunda Balkan savaşlarına giden yolda, Osmanlı halkı arasında süreklilik kazanan bir çatışma ortamı Balkanların çeşitli bölgelerinde yaygınlık
kazanmıştır . Yasak bölge uygulamaları
halkı birbirine düşürürken ,dinler arasındaki çekişmelerin zamanla
çatışmalara dönüşmesine de uygun bir zemin hazırlanmıştır . Böylesine olumsuz
koşullarda Pomaklar kendi ulusal değerlerini yitirmek durumu ile karşı karşıya
kalmışlardır . Yunan ve Bulgar devletlerinin kuruluşuna kadar süren bu olumsuz
süreç sonunda , Bulgar ve Yunan devletleri
bölgede Pomak Türklerinin bulunmadığını ve sadece Müslüman azınlıkların
yaşadığını ileri sürmeleri ile sonuçlanmıştır .
Balkan
savaşları ile Osmanlı devleti tasfiye
edilirken ,Osmanlılar son bir mücadele vererek Balkan harekatına
kalkışmışlar ve bu doğruluda Balkanları yeniden Osmanlı egemenliği çatısı
altında yapılandırmaya çalışmışlar ama bu amaçlarını gerçekleştirememişlerdir .
Osmanlı devletinin son yüzyılında İngilizler,Fransızlar,Almanlar ve
Rusların Balkanların Hrıstıyan
toplulukları ile yakından ilgilenmeleri yüzünden ortaya çıkan karışıklıklar zamanla süreklilik
kazanmış ve Hrıstıyan-Müslüman çekişmelerinin giderek artması üzerine, Müslüman Osmanlıların bölgedeki temsilcisi olan
Pomaklar son derece olumsuz koşullarda
bir çok çatışmanın hedefi haline
gelmişlerdir . Bölgede Osmanlı hegemonyasını silmek isteyen Hrıstiyan dayanışması Vatikan’ın
önderliğinde giderek güçlenirken ,
böylesine bir Müslüman dayanışmasının Balkanlar da oluşturulamaması yüzünden ,
Müslüman Pomaklar zamanla bölgeden
tasfiye olma noktasına doğru sürüklenmişlerdir . Osmanlı devleti kendini
kurtarma derdine düştüğü bu aşamada ,
Balkan Müslümanlarına yeterince yardımcı olamadığı için Pomaklar zamanla kendi başlarının çaresine
bakmak gibi bir duruma düşmüşler ve bu yüzden de bir türlü toparlanarak eski düzenlerine yeniden sahip olamamışlardır
. Pomakların gelecekte kendileri için
bağımsız bir devlet düzenini Rodoplar
bölgesinde oluşturmasına , Yunanlılar
kadar Bulgarlar da karşı çıkmışlardır . Batılılar ise Türk devleti
yapılanmasına izin vermemişlerdir
Yunanlılar Yunan yarımadası üzerinde kendi ulus devletlerini kurmaya yöneldikleri
aşamada ülkede Yunan asıllı olmayan halk topluluklarını temizlemeye çalışmışlar , Balkanlar da çok
yaygın olan Çingene topluluklarını ülkeden kovarken, aynı olumsuz davranışı Pomaklara karşı da uygulamak istemişlerdir .
Bir anlamda Çingeneler ile aynı alt seviyeye düşürülen Pomak toplulukları böylesine olumsuz bir kıskaçtan kurtulabilmek
uğruna , daha büyük mücadelelere kalkışarak, bölgede ulusal kimliğini koruyan bir halk topluluğu
olarak yola devam etmek istemişlerdir .
Yunanlılar uzun yıllar Batı Trakya Türklerine karşı uyguladıkları yıldırma
politikalarını Pomaklar içinde geçerli
kılmak istemişler , ve Osmanlı İmparatorluğu Avrupa kıtasından geri çekilirken
, Pomakları da diğer Müslümanlar ve Türkler gibi Anadolu topraklarına sürmek
istemişlerdir . Bu yüzden Balkanların yerleşik halkı olan Pomakların bir kısmı
,Balkan savaşları sonrasında yeni
kurulan Türkiye Cumhuriyeti
devletinin batı bölgelerine
giderek yerleşmişlerdir . Çingenelere yapılan haksız uygulamalara ve baskılara
karşı direnemeyen Pomak halkının bir kısmı
, Balkanları terk ederek kendilerine
yeni kurulan Türk devletinin toprakları üzerinde yeni bir gelecek aramak
istemişlerdir . Yunan makamlarının ezici baskılarına ya da asimilasyon
politikalarına dayanamayan bir kısım Pomak halkının , kendi gelecekleri
açısından çareyi Türk topraklarına göç olarak
gördükleri ortaya çıkmıştır .
Yunan devletinin ayrılıkçı politikaları artırması üzerine bazı Pomak boylarının
bu ülkeyi terk etmesi zorunlu olmuştur .
Yunan
ve Bulgar halkları içinde erimemek ve
sahip olduğu etnik kimliği sürdürmek üzere Pomaklar hem eğitim hem de yayın çalışmaları
yapmışlardır . Avrupa’da başlayan
uluslaşma süreci döneminde Pomak kimliği ve kültürü ile araştırma ve yayın çalışmalarına başlanmasıyla birlikte , Pomak dilinde yayın yapan kitap ve dergiler de çıkartılmış ama bu gibi girişimler sürekli olarak Bulgar ve Yunan resmi makamlarınca
engellenmeye çalışılmıştır . Pomakların kullandığı kendi etnik dilleri daha çok
Bulgarca’nın etkisi altında gelişmiş ve
daha sonraki bir süreçte bağımsız bir dil
görünümüne kavuşmuştur . Bulgarca “Poma-gum “ ya da Slavca
“Pomagaci “kavramlarından gelen Pomak adının temelinde , yardım etmek ya
da yardımcı olmak anlamı yatmaktadır .Osmanlı döneminde atlara bakan Pomaklara
yardımcı anlamında isim verilmiştir .
Bulgar ya da Slav dillerinde
yardım etme anlamındaki bir kelimeden türeyen Pomak adı , zamanla Türk ve Müslüman asıllı
bir Balkan toplumunun resmi adı haline
gelmiştir . Pomak kavramı Bulgarca
da yardım etme anlamına gelmesine rağmen
, Bulgar ya da Yunan devletinin resmi makamları kesinlikle Pomaklara yardımcı
olmamışlardır . Bu iki Balkan devletinin Pomak boylarına karşı baskıcı
tutumları yüzünden , Pomaklar komşuları olan
Hrıstıyan Balkan toplulukları
gibi kendi ulus devletlerini bir türlü kuramamışlardır . Osmanlıcılık
cereyanlarının Balkan topraklarında etkili olamaması yüzünden , Balkan
Türklerinin daha sonraki aşamada batı
destekli Hrıstıyan topluluklar gibi kendi ulus devletlerine sahip
olabilmeleri mümkün olamamıştır .
Balkanlar’dan
dışlanan Pomakların bir kısmı
Türkiye’nin Trakya ve Ege
bölgelerinde yerleşerek kendilerine yeni bir hayat düzeni kurmuşlardır
.Yüz yıllar süren asimilasyon girişimlerine direnerek ayakta kalan Pomak
Türkleri , Osmanlıların on ikinci yüzyıl
ile başlayan Balkan fetihlerinin öncü
güçleri olmuştur . Bir anlamda , Orta
Asya kökenli Türk boyları olan Peçenekler ile Kumanların torunları olan
Pomaklar , Türklüğün öncü güçleri olarak
Balkan tarihinde Osmanlı döneminin kurucusu olmuşlardır . Eski bir Hazar
boyu olan Bulgarlar , Peçenekleri ve Kumanları Hrıstıyanlığa doğru yöneltirken
, Osmanlıların Müslümanlığı benimsemesi
üzerine Pomaklar da İslamı yeni bir din
olarak kabül etmişlerdir . Pomakların Müslüman olmalarından önceki dönemde
Hrıstıyan olmaları yüzünden , Akriyan isimli
bir eski Helen boyundan geldikleri de
öne sürülmüştür .Bazı araştırmacılar ise Pomakları , Büyük İskender’in kurmuş olduğu Makedonya devletinin kalıntıları olarak
da açıklamaya çalışmaktadırlar .Böylece
Pomakların kökeni hakkında çeşitli görüşler öne sürülerek durumun biraz daha karışıklık içine
sürüklenmesi desteklenmiştir
.Pomaklar da böylesine bir karışıklık
içinden çıkarak , kendilerini doğru dürüst bir tanımlama yapamamaları
yüzünden daha iyi ve tutarlı bir gelişme
şansı elde edememişlerdir .
On
ikinci asırda Balkanlara’a göç eden Çepni ve de Bozok Türklerinin devamı olarak
da gösterilen Pomaklar, kendi ulusal
toplumlarını ayakta tutabilme doğrultusunda
“Yeni Ziya” ,”Yeni Yol” ve “Yeni Adım” gibi dergi ve gazeteler çıkarmışlar ama bu gibi yayınlar uzun süreli olamamıştır . Balkan savaşı
sonrasında Türkiye’nin yeni bir siyasal model
doğrultusunda yapılanmaya gitmesi üzerine , Balkan Türkleri arasında da
Atatürk sevgisi ile birlikte bir Kemalizm arayışı da öne çıkmıştır .
Atatürk’ün kurduğu Kemalist cumhuriyet yönetimi ile yakınlaşmak için Balkan Türkleri arasında Kemalizm yayılırken, Pomakların aydın kesimleri bu gibi
düşüncelerin yaygınlık kazanmasında etkili olmuşlardır . Batı Trakya da
yaşamakta olan Pomak toplumunun giderek Türkiye Cumhuriyeti ile bütünleşmeye
gitmemesi için , sonraki aşama da
Kemalizm karşıtlığı Pomak aydınları arasında Yunan makamları tarafından
örgütlenerek , Anadolu ve Rumeli Türklerinin
ileride bir araya gelmesine sağlayacak bir yakınlaşma sürecinin önü
kesilmiştir . O dönemde Pomaklar , Yunan ve Bulgar devletlerinin kendilerini
asimile etme girişimlerine karşı ayakta kalmak
ve varlıklarını sürdürebilmek için
Osmanlı devletinin yerini alan Türkiye Cumhuriyetinin Kemalist devlet
modeline yakın durmaya çalışmışlardır . Kemalizm’in ortaya çıktığı dönemde
İslam dünyası ile birlikte Balkan yarımadasında da yaygınlık kazanabilmesi
için Pomaklar bir şeyler yapmaya
çalışmışlar ama böyle bir düşünceyi çok
istemelerine rağmen uygulama alanında
gerçekleştirememişlerdir .
Kemalist
düşünce ile kendi ulusal varlıklarını Bulgar ve Yunan devletlerinin
asimilasyoncu politikalarına karşı
sürdürmek isteyen Pomaklar
çıkardıkları dergi ve gazeteler aracılığı ile ulusal kimliklerini
geliştirirken , kendi devletlerini kurabilecekleri bir yurt arayışını da bu
duruma paralel olarak geliştirmişlerdir . Pomakları yöneldikleri Kemalist
çizgiden uzaklaştırma doğrultusunda emperyalizmin desteğinde bir İslamcılık
akımı öne çıkarılmıştır . Bir yandan asimilasyon girişimleri ve diğer yandan da
İslam dini birlikte kullanılınca, Pomakların Türk kimliğinin giderek ortadan
kalkma aşamasına geldiği görülmüştür . Batı Trakya bölgesinin İskeçe ve Gümülcine kentlerinde etkili çalışmalarını sürdüren
Pomaklar , Osmanlı imparatorluğundan Türkiye Cumhuriyetine geçiş yapan Türkiye
gibi bir dönüşümü Kemalizm akımını benimseyerek kendi bölgelerinde
gerçekleştirmeye çalışmışlar ama
istedikleri gibi bir gelişmeyi o
aşamada siyasal gündeme
getirememişlerdir . Birinci dünya savaşı
sonrasında kendilerine yeni bir
siyasal yapılanma modeli arayan Pomaklar
, benzeri bir girişimi ikinci dünya
savaşı sonrasında da gündeme getirmişler ama gene istedikleri çizgide bir
siyasal gelişmenin ortaya çıkarılması
konusunda istenen gelişmeleri sağlayamamışlardır
. Kemalist Türkiye’nin Batı Trakya ile
tıpkı Doğu Trakya bölgesi ile bütünleşme
sağlayacak girişimlerde bulunması
sırasında, Pomaklar Türkiye Cumhuriyetinden yana bir siyasal tutum içerisine girmişlerdir .
Türk-Yunan gerginliğinin batılı emperyalistler tarafından tırmandırılmaya çalışılması sırasında da , Türkiye Cumhuriyeti bilimsel esaslara uygun düşen
bir Türkçü yaklaşım içerisinde , Pomak Türklerine karşı yakın
durmaya ve yardımcı olmaya çaba
göstermiştir .
Balkanlar
da yüzden fazla yerleşim merkezinde yer
alan Pomaklar kırsal yaşam düzeni içerisinde geçmişten
gelen geleneksel örf ve adetlerini yaşatmayı
tercih etmişlerdir .Milli
kültürlerine bağlı olan Pomak Türkleri
kendi kültürlerini yaşatma doğrultusunda önemli girişimlere
kalkışmışlardır . Yaşam biçimleri ve
sahip oldukları örf ve adetler üzerinden farklılıklara sahip olan Pomakların ,
kendi kültürel kimlikleri doğrultusunda bir gelecek arayışı içine girmiş
oldukları görülmektedir . Yasak bölgelerin en önemli kurbanları olan
Pomakların gelecekte var olabilmeleri
için , kendilerini dışlayan Balkan
devletlerine karşı Türkiye ve Türk
dünyasının desteklerine gereksinme
duydukları görülmektedir . Hem siyasal hem de sosyo-ekonomik gelişmelere karşı Pomakların direnerek ayakta kalabilmeleri açısından , sahip
oldukları özgün kültürel yapılanmanın yeni dönemde de sürdürülmesi gerekmiştir
. Pomak köylerindeki geleneksel kültür , kentleşme sürecinde Pomak Türklerine
direnebilecek yeni bir güç katmıştır .Kültür aracılığı ile bütün sosyal ve siyasal topluluklar
nasıl bir var olma mücadelesi
veriyorlarsa, Pomaklar da benzeri bir
yolu sürdürmüşlerdir . Genel olarak
tarihsel süreç içerisinde yok
edilmek istenen etnik gruplar , kendilerine yönelik saldırılara karşı
direnerek bir var olma savaşı
verebilirler . Ne var ki ,savaş ortamı yoksa ve zaman süreci içerisinde dağılma
ya da yok olma eğilimleri öne geçerek
toptan bir yok olma olgusunu gündeme getiriyorlarsa, o zaman askeri
veya fiili çatışmanın yerini kültürel
var olma mücadelesi almaktadır .Daha geniş toplumlar ya da kozmopolit
ülkelerin toplum yapıları içinde küçük grupların öncelikle kültürel var olma
mücadelesi vermesi gibi bir süreci,
Pomaklar Balkan ülkelerinde
yaşamışlardır . Kendi devletleri olmadığı için
var olma mücadelelerini öncelikle kültürel alana kaydırmayı yok olmamak için öne çıkarmışlardır . Tarih boyunca kazanmış
oldukları Türk ve İslam kültürünün izlerini üzerlerinde taşıyan Pomaklar ,aynı
zamanda uzun süre Balkanlar’da yaşamanın kazandırmış olduğu bölgesel özelliklerini de, kendi kültürel
zenginlikleri olarak yeni kurulan Balkan
devletlerine karşı korumuşlardır . Pomaklar böylesine bilinçli kültürel var
olma kavgalarını Balkanların küçük Hrıstıyan devletlerine karşı yürütürken ,
hem bölgedeki diğer Türk topluluklarına hem de Balkanlar’ın Müslüman
topluluklarına örnek olarak geçmişten gelen kültürel zenginliklerini çok yönlü olarak değerlendirmesini bilmişlerdir . Bugünkü
Balkan toplumunda Pomaklar sayesinde
Türk kültürünün yansımaları devam
etmektedir .
Pomaklar Balkanlar’da yaşadıkları hayatın kazandırdığı pratik yansımaları
bütünüyle değerlendirerek bir
özel kültür oluşumunu
başarıyla gerçekleştirebilmişlerdir .
Balkanlar’daki Pomakların yerleşim birimlerine bakıldığı zaman , özellikle
Pomak köylerinin birbirlerine benzedikleri görülmektedir . Asya kökenli bir
halk oldukları için daha erkek egemen bir toplumsal kültüre sahip bulunan
Pomakların köylerinde , merkezde bir cami ve bunun çevresinde de erkeklerin
gelip oturdukları kahvehaneler görülmektedir . Çarşı ve Pazar da ise daha çok
kadınların çalıştıkları ve yaşam merkezlerinde ekonomik işlerin daha çok
kadınlar eliyle yürütüldüğü
anlaşılmaktadır . Pomak köyleri Müslüman yerleşim merkezleri olmasına
rağmen çocukların modern stilde giydirilmeleri
her zaman için ana kural olmuştur .
Pomaklar Müslüman olmalarına rağmen batıya ya da dışa kapalı bir yaşamı
değil aksine modern yaşam biçimini esas alan bir yaklaşımı benimsemişlerdir . Pomak köyleri Balkanlar’da
Avrupalı yaşamın merkezleri olarak öne
çıkmıştır . Kırsal kesimdeki köylerde Pomaklar
tarımsal çalışmalara öncelik vermişler ve kendi üretimleri ile köy halkını doyurmayı
hedeflemişlerdir .
Modern
yaşam stillerine rağmen Pomak’ların dini
inançları da kuvvetli olmuştur . Dini inançları nedeniyle,Katolikler gibi çocuk aldırmayı benimsemeyen Pomaklar her
aile için dört çocuk kuralını ısrarlı
bir biçimde uygulayarak , bulundukları bölgelerde Pomak nüfusunun artırılması
için ısrarlı bir biçimde mücadele etmişlerdir .Ailenin reisi atalardan
gelen bir gelenek olarak her zaman için
erkek olmuş ama , kadınlara da erkekler kadar değer verilmiştir . Doğurgan
kadınlar ve de öncelikle erkek doğuran kadınlar
erkekler kadar aile içinde söz sahibi olmuşlardır . Müslüman Pomak kadınları
doktora gitmeden hamilelik dönemlerini
tamamlayarak çocuk sahibi olabilmeye
öncelik vermişlerdir . Sağlık merkezlerine zor duruma düşünce başvurulmuş ve normal yaşam süreci içinde doktorlara
mesafeli bir yaşam stili uygulanmıştır . Nüfusunu sürekli olarak artırma çabası
içinde bulunan Pomak toplumları erkek
çocuklara aile düzeninde önemli yer
vermişlerdir Bu doğrultuda çok erken yaştaki erkek çocuklar sünnet ettirilerek
erkeklik bilinci önceden kazandırılmaya çalışılmıştır . Erken yaşta sünnet olan
erkek çocuk sünneti ile beraber Müslüman
yapılarak İslam dinini de erken
yaşlarda kazanması hedeflenmiştir .
Diğer bir neden de ataerkil aile yapısı nedeniyle babanın bir an önce erkek çocuğunu varis
tayin etmesidir . Çocuk ne kadar küçük yaşta olursa olsun ,sünnet olduktan
sonra erkek olarak sayılmıştır . Hrıstıyanların egemen olduğu Balkan
ülkelerinde Müslüman bir halk olarak Pomaklar
dini merasimlere ve de geleneklere ağırlık vererek yaşamlarını
bugüne kadar devam ettirebilmişlerdir .
Müslüman
bir halk olmalarına rağmen Avrupa
kıtasında yaşamlarını sürdüren Pomaklar
, Arap ülkelerinde olduğu gibi kadınları eve kapatmamışlar aksine kadın ve
erkek beraberliği çerçevesinde toplumsal yaşama öncelik vermişlerdir . Kadınlar
tarlada ya da dükkanlarda çalıştıkları gibi
toplumsal yaşamda da erkekler ile birlikte bir yaşam düzenine sahip
olabilmişlerdir . Kırsal alanda yaşamlarını sürdürmek durumunda kalan
Pomaklar, kadınları ve erkekleri toplum
içinde serbest bırakarak kendi eşlerini
özgürce seçme hakkını vermişlerdir . Ailelerinin izinlerini alan gençler
özgürce eşlerini seçerek erken yaşta yuvalarını kurma şansına sahip olabiliyorlardı . On beş yaşına
gelen Pomak gençlerinin tarımsal etkinliklere ve üretim çalışmalarına katılması
bir hak olarak tanınıyordu . Kız erkek ilişkilerinde batılı ülkeler gibi modern
bir yaşam tarzını benimseyen Pomak
toplumlarında aile yapılanmaları daha
sade ve güçlü oluyordu . Balkanlar da uzun süren savaş yıllarında ,
Pomaklar kendi toplumlarını sağlam bir
biçimde koruyabilmek için aileye ve aile
merkezli yaşam düzenine fazlasıyla ağırlık veriyorlardı . Dini bayramlara önem
verilmesi , İslam dininin diğer önemli günlerine de yeterince ağırlık verilmesi
, Pomaklar’ın kendi yaşam tarzları
olarak öne çıkıyordu . Din ve kültüre
öncelikli bir yer verilmesiyle Pomaklar , içinde yaşadıkları ülke toplumuna
karşı daha güçleniyorlardı .
Pomaklar üzerinde yaşadıkları Balkan topraklarında
tarımsal üretim yaptıkları gibi hayvan
yetiştirmeye de önem verirlerdi . Balkan
ülkelerinde çok yaygın olarak görülen
tütün üretiminde Pomaklar da diğer Balkan toplulukları gibi yer almışlardır . Ekonomik alandaki
çalışmalar ile kendilerini yaşatan
Pomaklar , aynı zamanda din kurallarına da önem vererek adil ve hakkaniyete uygun bir yaşam düzeni
arayışı içinde olmuşlardır . Ekonomik durumu iyi olan Pomaklar her sene hacca
giderek , tipik bir Müslüman toplum gibi davranmaktadırlar .İslam dinine sıkı
sıkıya bağlı olan Pomaklar , bu dinin gereklerini usulüne uygun bir tarzda yerine getirmek için her zaman mücadele etmektedirler . Çocuklarına
erken yaşta Kuran okutan ve namaz kılmayı öğreten bir zihniyet , Pomak
toplumunda her zaman için var olmuş ve
bu durumda dini bütün Müslüman
tanımına uygun bir yaşam tarzı Pomaklar için her zaman söz konusu olmuştur .
Kız-erkek bütün çocuklarını erken yaşta
okula göndermeyi esas kabül eden Pomak toplumu , eğitimin ve bilimin yol
gösteren ışığını gelecek kuşaklarına
aktarmaya çalışmışlardır .
Günlük
yaşamlarında Türkçe ve Bulgarca kırması bir dil olan Pomakça ile konuşan
Pomaklar bulundukları yerlerde her zaman
için kendi kurallarının geçerli olacağı bir siyasal düzen arayışı içerisinde
olmuşlardır . Diğer Balkan ülkeleri
, kendi Hrıstıyan devletlerini birkaç
milyonluk nüfusları ile kurarlarken , Pomakların nüfusu yüz binlerde kalarak
bir milyonu bile geçememiş ve bu nedenle Pomaklar’ın Balkanlar’da kendi devletlerini kurabilecekleri bir ortam ortaya çıkamamıştır . Yaşadıkları
siyasal olaylar nedeniyle son derece bilinçli bir tutuma sahip olan Pomaklar’ın
nüfuslarının az olması ve bu yüzden bağımsız bir devlet düzeni çatısı altında
yaşama şansını elde edemeyen Pomaklar’ın önemli bir kesimi özgür yaşamlarını sürdürebilme doğrultusunda
Türkiye’ye göç etmişler ve ülkenin batı bölgelerinde diğer Türkler ile birlikte , bir cumhuriyet
rejimi vatandaşı olarak yaşamaya yönelmişlerdir . Toprağa bağlı bir biçimde
güçlü ulusal duyguları bulunmasına
rağmen , böyle bir durumu yaşadıkları ülkeler de elde edemeyince , Türkiye’ye göç ederek Türk ve Müslüman gibi
yaşama şansını elde etmeye öncelik
vermişlerdir . Balkanlar’da kendi devletini kuramayan Pomaklar, Türkiye
Cumhuriyetini Osmanlı devleti sonrasında
kendi devletleri olarak benimseyerek
Anadolu topraklarını yeni vatanları olarak belirlemişlerdir .
Balkanlar’da Batı Trakya bölgesinde
varlıklarını halen sürdüren Pomaklar,
bu bölgenin Türk halkı içinde hulus ve
sadakat ile yer alarak gene eskisi gibi
kendileri için Balkanlar’da bir gelecek arayışı içindedirler
. Yunan makamlarının temel insan hak ve
özgürlüklerini sınırlayan tutumlarına rağmen , devletsiz bırakılan Balkan
Türkleri olarak Pomaklar, gene de bir yaşam düzeni oluşturarak geleceğe dönük
bir biçimde varlıklarını güçlendirerek yollarına devam etmektedirler . Türklüğü
yasaklayan , Müslümanlığı sınırlayan Yunan yönetimine karşı bütün Balkan
Türkleri adına Pomaklar örgütlü bir
biçimde karşı çıkarak , Osmanlı uzantısı Türk ve Müslümanların Balkan yarımadası üzerindeki hak ve
özgürlüklerini en ciddi bir biçimde korumaya çalışmaktadırlar . Balkanların
yeniden gündeme geldiği bir aşamada , Osmanlı imparatorluğu uzantısı olarak
Balkan Türklüğünün daha güçlü bir biçimde örgütlenmesi , Pomakların
desteklenmesi ile mümkün olabilecektir . Pomaklar hem Türkiye’de hem de Balkanlar da yaşayan
bir Türk asıllı topluluk olarak ,Türkiye ve Balkanlar arasında geleceğe dönük
bir köprünün kurulmasında önde gelen bir rol oynayabilecektir .