KIBRIS VE ARİF NİHAT ASYA
Doç Dr Mehmet ÖZDEMİR (*)
Demokrat Parti’nin kuruluşunun
70. yılını övünçle ve hasretle kutluyoruz...
Demokrat Parti
döneminin “eski Türkiye’sinin” özlemi ile kutluyoruz…
Demokrat Parti Türk insanına,
Türk ülkesine, Büyük Türkiye ülküsüne hizmeti en büyük görev bilmişti.
Demokrat Parti’nin ideali
Atatürk’ün “Yüksel Türk! Benim için yüksekliğin sonu yoktur!” emriydi.
Demokrat Parti’nin hedefi;
Atatürk’ün “Türk Milleti âtinin yüksek medeniyet ufkunda bir güneş gibi doğacaktır!”
işaretiydi.
Demokrat Parti bu idealler,
emirler, hedefler doğrultusunda yılmadan, usanmadan çalıştı.
Demokrat Parti dışta da
Türkiye’yi dünyanın en itibarlı ülkelerinden birisi haline getirdi.
Demokrat Parti, bütün dünya
ülkelerinin Türkiye’ye saygı duyacakları bir dış politikanın kurucusu olmuştu.
Demokrat Parti, uyguladığı dış
politikayla Türkiye’yi demokratik ülkeler arasında en prestijli konuma getirdi.
Demokrat Parti’nin dış
politikasın özeti YALNIZLIKTAN SAYGINLIĞAdır.
Demokrat Parti dış politikadaki
başarılarını 19 Şubat 1959’da imzalanan anlaşmalar ile Kıbrıs konusunda
taçlandırdı. Zürih ve Londra antlaşmaları olarak bilinen bu anlaşma ile Türkiye
1699 Karlofça Antlaşması’ndan 260 yıl sonra ilk kez Avrupa devletleriyle kendi
lehine bir anlaşma imzalıyordu.
Türk Ordusu bu anlaşma ile Ada’ya
çıktı.
Demokratlar Kulübü eski
başkanlarından rahmetli Bursa Milletvekilimiz Özer Kenan Yılmaz bu olayı şöyle
anlatıyor: “Kıbrıs Garanti Anlaşması’nın 4.Maddesi’nin tanıdığı imkan ile
Kıbrıs’a çıkan birliklerimiz, Beş Parmak Dağları’na bayrağımızı dikerlerken,
Kıbrıslılar gökyüzünde üç beyaz bulutun belirdiğini, bu bulutların Celal BAYAR,
Adnan MENDERES ve Fatin Rüştü ZORLU’ya benzediğini söylemişlerdir.”
Daha sonra gelen 27 Mayıs
İhtilali ise Zürih ve Londra Anlaşmalarının bütün kazanımlarını ortadan
kaldırarak, Kıbrıs’ı neredeyse Rum’a teslim edecekti.
Değerli dava arkadaşlarım;
Demokrat Parti’nin Kıbrıs Milli
Mücadele tarihi içinde yaptıkları hizmetler ayrı bir destanın sayfalarıdır. Bu
sayfalar arasında diplomatik zaferler gibi bilinenlerin yanında, Türk Mukavemet
Teşkilatı’nın kuruluşu gibi nispeten az bilinenleri de vardır. Fakat bir de hiç
bilinmeyenleri vardır. Bu, Demokrat Parti’nin Kıbrıs’ta bilinçli nesiller
yetiştirmek için özellikle eğitim alanında götürdüğü hizmetlerdir.
Kıbrıs Türklerinin vermiş
oldukları eğitim mücadelesinin tarihi bir buçuk asra yaklaşmaktadır. Ada’nın
İngiliz egemenliğine geçmesiyle birlikte Kıbrıs’ta kalan Türkler, Türklüklerini
koruyabilmek için dinlerine, dillerine ve okullarına sarıldılar. Böylelikle
aralarındaki birlik ve beraberliği de koruyabilmişlerdir. Bu nedenle
başlangıçta İngilizlerin yakıştırdığı “Müslüman Cemaat” nitelemesine fazla
aldırmadılar. Ancak daha sonraları bu kimlikte anılmak yerine “Türk” olarak adlandırılmak
için büyük savaş verdiler.
Kıbrıs Milli Mücadele tarihinde
öğretmenlerin çok ayrı bir yeri vardır. Bu konuda çok önemli bir araştırma
yapan ve kitabına “Batmayan Eğitim Güneşlerimiz” adını koyan Ali Nesim şöyle
diyor: “…Kıbrıs Türkü’nün varolma savaşımı, önce eğitim alanında başlamıştır.
Öğretmenlerimizin her biri batmayan bir güneş olarak toplumumuzu sürekli
aydınlatmış, okullarımızın her biri bir kale olarak direnmiş… hep direnmiştir…”
İşte bu eğitim mücadelesinin de
en büyük mimarı Demokrat Parti olmuştur.
Demokrat Parti 1950 yılında
iktidara geldikten sonra, Kıbrıslı Türkleri temsilen Doç. Dr. Derviş MANİZADE
ve Avukat Nevzat KARAGİL, hükümet yetkililerini ziyaret etmişlerdir. Bu
görüşmeler çok olumlu sonuçlar vermiştir:
1-Kıbrıs’taki Türk okullarında,
başta lise olmak üzere, her düzeyde eğitim kadrosunun Türkiye’deki
öğretmenlerle takviyesi.
2-Türkiye’ye bağlı ve parasal
giderleri Türkiye tarafından karşılanacak okullar ve lisenin açılması.
3-Mümkün olduğunca fazla Kıbrıslı
Türk gencine Türkiye’de öğretim imkanı tanınması.
Bu kararlaştırılan üç husus da
fazlasıyla yerine getirilmiştir.
Hikmet İLAYDIN’ın Eğitim Müşaviri
olarak Kıbrıs’a gönderilmesi sağlandı.
Orhan DENGİZ, Ahmet SEVİNÇ, Hasan
ACAR, Vahide Baha PARS, Prof. Dr. Faik Reşit UNAT Başkanlığında beş kişilik
profesörler heyeti ile Prof. Dr. Hasan EREN, Aziz BERKER (Kütüphaneler), İsmet
PARMAKSIZOĞLU (Kütüphaneler), Mehmet ÖNER (Müzeler), Fuat BAYMUR (Türk Dili
Uzmanı), Hüsamettin ERTAN (Türk Dili), Fevzi SELEN gibi isimler Kıbrıs’a gidiyorlardı.
Bu arada liselerin yanında
kolejler, ticaret liseleri, yapı ve meslek enstitüleri, gündüz ve akşam kız
sanat okulları açılıyordu.
Çok önemli bir hizmet olarak da
Kıbrıslı lise mezunlarına Türkiye üniversitelerinde tahsil imkânı sağlanıyordu.
1959 yılında 160 kişiye yüksekokul kontenjanı sağlanmıştı. Bunların dağılımı;
Gazi Eğitim Enstitüsü’nde 40, Üniversitelerde 70, Harp Okulu’nda 30, Kız
Teknik’te10, Konservatuarda10 kişi şeklindeydi.
Bu kontenjanlar daha sonra daha
da artırılacaktır. Ada’da çok yüksek oranda idareci Türkiye’nin en iyi
üniversitelerinden mezun olmuştur.
Denktaş’tan sonra 2.
Cumhurbaşkanı; Dr. Derviş EROĞLU İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi, Mehmet Ali TALAT ODTÜ, Mustafa AKINCI ODTÜ mezunudur.
Öğretmenler Türk Mukavemet
Teşkilatı’nda da çok yoğun bir şekilde görev yapmışlardır.
Okullar arttıkça, Türkiye’den
tayin edilen öğretmen sayısı da giderek artmıştır. 19659-1960 ders yılında
Kıbrıs’ta muhtelif Türk okullarına 83 yeni öğretmenin tayini yapılmıştır.
Bunların içinde Celal Bayar
Lisesi’ne tayin edilenlerin arasında Arif Nihat ASYA ve eşi Servet ASYA da
vardır.
*
Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz
süsü
Kız kardeşimin gelinliği
Şehidimin son örtüsü
Işıl ışıl
Dalga dalga bayrağım
Senin destanını okudum
Senin destanını yazacağım…
*
Böylece VATAN Şairi Namık
Kemal’den sonra Bayrak Şairi Arif Nihat Asya da Kıbrıs’tadır. (Bu arada bir
vefa borcunu yerine getirmek için burada bir parantez açacağım. Demokrat Parti
ve devamı Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi ve ANAP kadroları içerisinde pek
çok edebiyatçımız, şairimiz vardır. Bunların 2 tanesi çok önemlidir ve temayüz
eder. Birisi sözünü ettiğimiz Arif Nihat Asya’dır. Diğeri ise Hecenin 5 büyük
şairinden Faruk Nafiz Çamlıbel’dir. 1898 yılında doğan Çamlıbel, Milli
Mücadelenin en heyecanlı ve ateşli günlerini yaşadı. Ve bunları mısralarında ve
satırlarında yaşattı. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti İstanbul listesinden
Milletvekili seçildi. Aralıksız olarak 14 yıl Demokrat Parti milletvekilliği
yaptı. Parlamento hayatı 1960 İhtilali ile noktalandı. Yassıada’da 1,5 yıl
tutuklu kaldı. Tutukluluk döneminde yazdığı dörtlükleri “Han Duvarları”na
nazire olarak “Zindan Duvarları” adıyla 1967 yılında bastırdı.
Bilmiyor gülmeyi sakinlerinin binde
biri
Bir vatan derdi birikmiş bir
avuçluk karada
Kuşu hicran getirir, dalgası
hüsran götürür
Mavi bir gözde elem katrasıdır
Yassıada…)
*
Arif Nihat Saya, Ankara Gazi
Lisesi Edebiyat öğretmeniyken, ararlında eşi ServetAsya’nın da bulunduğu 30
öğretmenle birlikte Kıbrıs’a, Lefkoşa Celal Bayar Lisesi (Sonradan Lefkoşa
Erkek Lisesi) gönderilmişti. 24 Kasım 1959’da göreve başladı.
Arif Nihat Asya, Kıbrıs’ta iki yılını bile tamamlayamadı. 27
Mayıs 1960 İhtilali O’nu Kıbrıs’ta buldu.
Demokrat Parti Seyhan (Adana)
9.Dönem (1950-1954) Milletvekili olması, hakkında FERMAN çıkartılması için
yeterli bir sebepti. (Arif Nihat Asya ilk kez 1946 yılında milletvekilliğine
aday oldu. Siyasi hayatı trajikomik hatıralarla doludur.)
31 Ağustos 1961’de görevine son
verilen Asya, vapurla Ada’dan ayrılır.
Arif Nihat Asya Kıbrıs’ı çok
sevmişti, Kıbrıslılar da hocayı çok sevmişlerdi.
Arif Nihat Asya’yı 5 Ocak 1975
tarihinde, 71 yaşında kaybettik. “Arif Nihat Asya Kıbrıs’ta” kitabım için
yaptığım söyleşilerde kızı Fırat Asya iki anısı üzerinde durmuştu:
“…Ben Türk Ordusu’nun Ada’ya
gelişini çok iyi hatırlıyorum. (16 Ağustos 1960) o manzarayı anlatmak mümkün
değildir. Bir kere herkes ağlıyordu. Belki de yüz yaşındaki insanlar gözyaşları
sel gibi akarak, hüngür hüngür ağlıyorlardı… Kadın, erkek, çoluk çocuk, genç,
ihtiyar kendilerini caddelere atmışlardır. Yaşlı nineler Türk askerinin
postallarını öpüyorlardı. Mehmetçikler, bu kargaşa, cümbüş içerisinde,
insanları ezmemek için gayret gösteriyordu. Uygun adım rap rap yürürlerken teyzelerin,
ninelerin üzerinden adeta cambaz gibi atlıyorlardı. Dediğim gibi; istisnasız
herkes ağlıyordu. Ama özellikle yaşlılar. Duydukları sevinci anlatmak çok zor…
Biz de oradaydık ve hayatımızın en mutlu anlarını yaşıyorduk. Babamın mendili
gözlerini silmekten sırılsıklam olmuştu…
Babamı böyle, hatta bundan daha
fazla ağlarken, bir kez daha gördüm. Aradan çok fazla zaman geçmedi.
Menderes’in asıldığını radyodan öğrendikten sonra hüngür hüngür ağladı. Ben
babamı hiç böyle ağlarken görmemiştim…”
*
TANIMAMAK
Türküm müjdeydi ülkeye
Gezdim söyleye söyleye
Bir gün söylemedim diye
Türküm beni tanımadı!
…Hayal değil, hakikattim
Dağ yardım kayalar attım
Elinde küskü, Ferhat’tım
Küsküm beni tanımadı!
…Bendim su eden suyunu
Bendim ay eden ayını
Bendim köy eden köyünü
Köylüm beni tanımadı!
Hırpalanmak ne kelime
Didik didik, lime lime
Götürülürken ölüme
Ölüm beni tanımadı!
Allah hepsine gani, gani rahmet eylesin.
(*) Doç Dr Mehmet ÖZDEMİR,
Demokratlar Kulübü Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Muhasip; Demokrat Parti
(DP) Genel İdare Kurulu Üyesi. Bu metin, 07 Ocak 2016 Perşembe günü, Ankara
Sürmeli Otel'de yapılan "DP'NİN 70. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ" konulu Panel’de
yapılan konuşma / sunuş metnidir.